Tabii doğru bir düzen içinde ve de tüm toplumlarca yaygın biçimde uygulanırsa… Dünya Ekonomik Forumu’nun tespitlerine göre, yer küre üzerinde kullanılan malzemelerin halen %14’ü geri dönüşüm için toplanabiliyor, tüketiciler neyin geri dönüştürülebileceğini ve nerede yeniden kullanılabileceğini tam anlamış değiller. Tabii bu geri dönüşüm ve yeniden kullanımın önemini, İklim Değişikliği Eylem Planı içindeki yerinin bu kadar belirgin olmadığı yıllarda bile bu sistemi işleten ülkeler, örneğin Almanya, dışındaki toplumlar, örneğin biz, anlamış değiller. 2017 yılında düzenlenen uluslararası bir çalışmada, küresel olarak tüketilen geri dönüştürülebilecek atıkların ancak %9’unun deri dönüştürüldüğü, %12’sinin yakıldığı, geri kalanının da çöplüklere veya doğal çevreye dağıtıldığı, belirleniyor. Oysa bu malzemelerin geri dönüştürülerek yeniden kullanımı, üretim süreci içinde oluşan karbon salınımlarını azaltması nedeniyle, İklim Değişikliği Eylem Planı içindeki çözüm sürecinin bir parçası olacaktır.
Aslında geri dönüşüm, yeniden kullanımın yolunu açıyor, ama ‘’Döngüsel Ekonomi’’ savunucuları, şirketlerin dolambaçlı geri dönüşüm sürecini beslemek yerine, tek kullanımlık kapları, genellikle dayanıklı metal ve cam kapları, tekrar tekrar kullanılabilenlerle değiştirmekle, atık oluşumunu en aza indirebiliyorlar, bir mağazada veya bir şirkette veya tüketicinin evinde bu kaplar yeniden doldurulabiliyor. Bir şişeyi yeniden doldurma kavramını anlamak kolaydır, oysa çöp kutusuna attığımız plastik kabın gerçekte nereye gittiğini bilmek zordur. Atıklarla işlem bittikten sonra uğraşmak yerine, döngüsel sistemler onu kaynağında azaltabilmektedir. Aynı kapları tekrar tekrar kullanmak, işlenmemiş malzemelere olan talebi azaltır, binlerce yeni plastik şişeyi veya karton kutuyu üretmek için gereken enerjiyi azaltır, çöp yığınlarının çöplüklere ve okyanuslara ulaşmasını önler.
Aslında kapları yeniden kullanma fikri yeni değil, bir fıçı el sabunu satın aldıysanız ve bunu evinizin yakınındaki dağıtıcılardan yeniden doldurmak için kullandıysanız veya kendi bardağınızı Starbucks’a getirdiyseniz, bu sisteme dahil oldunuz, demektir.
Son yıllarda bazı şirketler bu kullanımı çalıştırıyorlar, örneğin ABD’de gıda, güzellik ürünleri ve ev gereçleri satan bir e-ticaret platformu ürünlerini, hepsi yeniden kullanılabilir ambalajlarla piyasaya sürüyor. Tüketiciler aldıkları ürünleri bir cam kavanozda sipariş edebilme, kullanım sonrası boş ambalajı temizleyip yeniden doldurma için geri gönderebilme imkanına sahip olabiliyorlar.
Coca-Cola, Unilever ve Proctor&Gamble gibi küresel şirketler son birkaç yıldır yeniden kullanılabilir ambalaj programlarında pilot uygulamalar yapıyorlar. Örneğin Unilever, Meksika’da bazı alışveriş merkezlerinde, belirli saç bakım ürünleri için dolum istasyonları kurdu. Benzer kullanımlar ABD alışveriş merkezlerinde de uygulamaya sokuluyor. Pazar araştırma şirketlerinin verilerine göre, yalnızca ABD’de güzellik ve kişisel bakım ürünleri için yeniden kullanılabilir ambalaj pazarı Haziran 2020’den Mayıs 2021’e kadar yaklaşık %65 oranında büyüdü. Bu arada Unilever ve Proctor%Gamble işlenmiş plastik kullanımını 2030’a kadar yarıya indirme sözü verdi.
Yeniden kullanım programlarının ayrıntıları markadan markaya değişmekle birlikte, genel olarak iki soru geçerli oluyor. Müşteriler bu sisteme ayak uydurabilecek mi? Program gerçekten çevre dostu mu? İkinci sorunun cevabı, büyük ölçüde birincinin cevabına bağlıdır, evet insanlar yeniden kullanımı benimsedikleri ölçüde, çevre dostu yaşam sürdürecekler.
Araştırmacılar, yeniden kullanılabilir herhangi bir ürünle ilişkili bir ‘’geri ödeme dönemi’’ olduğunu, söylüyorlar, çevre için tek kullanımlık alternatiften daha iyi olması için birkaç kez yeniden kullanılması gerektiğini de vurguluyorlar.
Ayrıca müşterilerin bu kullanım şekli üzerindeki davranışları da süreci etkilemektedir, tüketicilerin çok kullanımlı paketleri ne sıklıkta doldurdukları önem kazanmaktadır, birisi metal şampuan şişesi alırsa, tembelleşir ve onu yeniden doldurmak yerine çöpe atarsa, bu tek kullanımlık bir şişe satın almaktan daha kötü olabilir, çünkü dayanıklı metal şişeyi yapmak için daha fazla enerji harcanmıştır, daha fazla karbon salınmıştır.
Evet, iklim değişikliği olgusu günlük yaşamımızda da bazı değişiklikler gereğini önümüze serecek, attığımız her adımda ne kadar karbon ürettik sorusu hep canlı olacak…
Düzeltme: SICAKSU başlıklı yazımda bölgenin toplu konut yapılmak üzere TOKİ’ye devredildiğini, üzüntümü belirterek eleştirmiştim, şimdi de sevinerek düzeltme yapıyorum. ASTV’de yayınlanan Gözlem Kulesi programında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, TOKİ’ye devredilen bölüm dışında 160 dönüm boş alan olduğunu, bu alanda kendisinin büyük hayali olan Termal Turizm Tesisleri kurulması için 2022’de çalışma başlatılacağını açıkladı. Eksik bilgim nedeniyle yanlış değerlendirmem için sayın Başkandan ve sizden özür dilerim.