Geçen hafta gazetemizde yer alan ‘’Nilüfer’de tarımsal kalkınma zirvesi’’ başlıklı haber beni çok mutlu etti. Nihayet tarımsal üretimde etkin kurumsallaşmanın adımı atılıyor diye sevindim. Nilüfer Belediyesi, Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) iş birliği ile tarımsal üretimin önemine dikkat çekmek ve sürdürülebilir tarım politikası geliştirmek hedefiyle ‘’Tarımsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’’na ev sahipliği yaptı. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, tarım alanlarının korunması ve kooperatifçiliğin desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Kooperatifleşme modeliyle satış güvencesi vererek, çiftçilerin üretimi doğru yapmalarını ve hatta bazı girdilerini ortak satın alarak ucuza mal etmelerini sağlayabileceklerini, tarlalarda üretilen ürünlerin de Belediyece pazarlanacağını açıkladı. Gençlere de seslenerek, “Tarımın gelecekte önemli bir geçim kaynağı olacağını göstermek ve köylerinde kalmalarını sağlamak istiyoruz” dedi.

Nilüfer Belediye Başkanımızın başlattığı bu uygulamayı, verimli topraklarıyla ülke tarımında çok değerli bir konuma sahip Bursa’mızın bütün ilçe ve beldelerimizin tarım alanlarında başlatılmasını, geliştirilmesini öneriyorum. Tüm Belediye Başkanlarımıza, Köy Muhtarlarımıza ve de Çiftçilerimize sesleniyorum; Gelin sanayi ile yarışacak, hatta geçecek zenginlikleri tarım ve hayvancılıkla yaratma yollarını, Nilüfer Belediye Başkanımızın uygulamaya başlattığı yöntemle, Hollanda Modeli Kooperatifleşmeyle açın ve de köylerinizi, tarlalarınızı, verimli topraklarınızı terk etmeyin, köylerinizde yaşayın, zengin olun.

Tabii önce bu açılışın motoru olan Hollanda Modeli Kooperatifleşmeyi öğrenin. Aslında Hollanda Büyükelçiliği ile temas kurup, bu modeli yerinde, uygulama içinde görüp öğrenmek için bir inceleme gezisi programlayın. Bu geziye tarım ve hayvancılıkta faal olan Belediye Başkanlarımızın, NİLKOOP gibi sivil toplum kuruluş temsilcilerimizin katılması faydalı olur. Ama ben konunun, Tarımsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı vasıtasıyla gündeme taşınmasını fırsat bilerek,   bu modelin yapısını tekrar köşemde değerlendirmenize sunuyorum.

Hollanda’da çiftçiler kooperatif çatısı altında bir araya geliyor, kooperatif yönetimi üyelerce genel kurulda seçiliyor. Yönetim her ekim sezonu öncesi piyasa araştırması yapıyor, ulusal ve uluslararası piyasalarda öne çıkan ürün cinslerini belirliyor ve üyelere sunuyor. Üyenin seçtiği ürüne ait tohum, fide veya fidan yönetimce toptan alınıyor, tarlalar kooperatif traktörleriyle sürülüyor, gübre toptan alınıp seriliyor, dikim, ilaçlama ve mahsulün toplanması beraber yapılıyor. Böylece üretim maliyeti en aza indiriliyor. Ürün oluştuğunda pazarlamayı yönetim yapıyor, araya karın büyüğünü kapan aracı firma girmiyor. Pazarlama sona erdiğinde, tüm masraflar düşülerek kar hesaplanıyor ve üyelere katılımları oranında oluşan hisse payı dağıtılıyor. Üyelerin çocukları eğitimlerini çevrelerinde hizmet veren uygulamalı tarım meslek okullarında alıyorlar ve de tarlalarına dönüyorlar.

Bir örnek de İspanya’dan, Hayvancılık Kooperatifinden. Orta İspanya’da 500 üyeli bir hayvancılık kooperatif başkanı, beni evine götürmüştü. Evin kapısı çift ahşap kanatlı, sabit kanat üzerinde yatay bir tank vardı. Kapıyı açıp içeri girince tezek kokusu burnumuzu doldurdu, evin hanımı ahırlarındaki 12 ineği sağıyordu. Çıkan sütü kapıdaki tanka pompalıyor, tankta biriken sütü, kooperatifin süt ürünleri şirketi, bedelini ödeyip alıyor, süt ürünleri üretip piyasaya sürüyor. Her üyenin yem tarlası var, ektikleri yemleri kooperatifin yem şirketine satıyor bedelini alıyorlar, inekleri için gerekli yemi de şirketten bedelini ödeyip alıyorlar. Kendileri her iki şirketin de ortağı, yıllık karlarından hisselerine düşen miktar yılsonunda hesaplarına geçiyor.  Bu açıklamalardan sonra hanımefendi bizi kahve içmeye eve götürdü, ev lüks bir villaydı. Sohbet sırasında iki oğlu olduğunu, birinin haylaz olduğunu belirterek, “Tıp okuyup doktor olacakmış!” diye yakındı. Diğerinin uygulamalı hayvancılık okulunda okuduğunu, hafta sonları gelip ahırda veya yem tarlasında çalıştığını, okulu bitirince inekleri ona teslim edeceklerini anlattı.

İşte size tarım ve hayvancılığı geliştirip bu sektörlerden zengin olmanın örnekleri bunlar, uygulanması hiç de zor değil. Aslında her iki yöntemin birer örneği Bursa’mızda da var. Biri Ağaköy Tarım Kooperatifi, aynı Hollanda modelinde oluşmuş. 1980’lerden beri Santa Maria/Deveci Armudu üretiyorlar ve ürünlerinin yüzde 60’ından fazlasını halen Avrupa ülkelerine ihraç etmeye devam ediyorlar ve de tarım zengini köyümüz olmuşlar.

Diğeri de Abdülhamid’in kurduğu ve halen eğitime devam eden Ameli ve Nazari Hüdavendigar Ziraat Mektebi, çocuklara uygulamalı tarım eğitimi veriliyor. Tarlaları, seraları, kümesleri var, uygulamalar içinde öğreniyorlar, öğrendiklerini uyguluyorlar ve üretiyorlar.