Bugün insanlığın karşı karşıya gelmekte olduğu bir doğa felaketinin, İklim Değişikliğinin içinde yaşamaya başladık. Son zamanlarda oluşmaya başlayan olağan dışı doğa olaylarını önünüze sererek bu oluşuma dikkatinizi çekmeye çalışacağım.

Biliyorsunuz, normalde yağışsız geçen yaz aylarının yaşandığı Ankara’yı bu yaz yoğun yağışlar sonucu seller götürdü, caddelerde dereler aktı. Önceki hafta da benzer bir taşkın felaketi İspanya’nın Akdeniz kıyısındaki Valencia kentinde yaşandı. Normalde yaz ayları kurak geçen kenti, üç gün süren aşırı yağış nedeniyle seller bastı, 211 kişi hayatını kaybetti, 250 kişi de kayıp, aranıyor, köprü ve yollar tahrip oldu. Normalde kentte bugüne dek yaşanmamış bir doğa olayıydı bu aşırı yağmur yağışı ve seller. Benzer aşırı yağış ve seller yaz aylarında ABD’de,  güney Kaliforniya‘da oluşmuştu, sizlere o taşkının yarattığı tahribatı da aktarmıştım.

Bu olayları okudukça ve de tüm meslek yaşamı kentlerimizi, topraklarımızı ve insanlarımızı suyun taşkın zararlarından korumak ve yaşamlarında faydaya dönüştürmek amaçlı projeler içinde çalışmakla geçmiş bir kişi olmam nedeniyle, her gün Hayvanat Bahçesindeki görevime gidip gelirken yanından geçtiğim Nilüfer Vadisi’nin mevcut durumu beni ürkütüyor. Oysa görüntüde çok güzel düzenlenmiş, yemyeşil ağaçlarla, çim alanlarla kaplanmış, yürüyüş yollarıyla, tenis kortlarıyla, ahşap büfe binalarıyla süslenmiş harika bir kent parkı ruhumuzu renklendiriyor. Ama bu güzellikleri ruhumuza doldururken, o alanların bir nehir yatağı üzerinde oluşturulduğunu, alanın havzaya düşecek yağış sularını akıtacak bir vadi olduğunu, bir de Valencia taşkınının çok daha büyüğünün burada oluşabileceğini düşününce, bu renklenme mora, siyaha dönüşüyor...

Nilüfer Vadisi’nin bu özelliklerini Büyükşehir Belediyemizin sorumlu birimlerine aktardım ve onlardan iki yakın çevre yolu arasına yerleştirilmiş bu park alanının temizlenerek, su akışının güvenli olacağı bir nehir yatağına yeniden dönüştürülmesini talep ettim.   Vadiyi beraber gezip, Nilüfer Çayı yatağını temizleme planını yapmayı önerdim. Önümüzdeki günlerde bu çalışma yapılarak ve sonbahar aylarında vadi ortasındaki ağaçların budanıp, Hamitler Katı Atık Depolama alanı çevresinde planlanan yeşil bandın oluşumunda kullanılmak üzere nakledilmesini de önerdim. Böylece o güzel ağaçlarla kentimize yeni bir yeşillik kazandırılması sağlanacaktır. Bu çalışma sürecinde yatak ortasındaki büfe binaları kaldırılacak, yine başka park alanlarına monte edilerek vatandaşın kullanımına açılacak, tenis kortlarının tel çitleri de sökülecek.

DSİ 1. Bölge Müdürlüğüne de konuyu aktardım, onlara da Nilüfer Çayı havzasından gelmesi muhtemel akış büyüklüklerini, ellerindeki akım/rasat verilerini kullanarak ve fakat artık DSİ hidroloji uzmanlarının İklim Değişikliği nedeniyle doğanın değişen yapısını dikkate alarak, hesaplamalarının önemini vurguladım.

Belediyemizin bu çalışmaları sonlandıktan sonra DSİ birimlerinin Nilüfer Çayı yatağının son durumunu, Yunuseli Kanalını ve de çay ile kanalın ayrım bölgesini incelemeleri, eğer akışa mani bir durum varsa düzeltmeleri gerekecektir. Bu gerekliliği Büyükşehir Belediyesine, DSİ I. Bölge Müdürlüğünden resmi yazı ile istemesini de önereceğim. Aslında DSİ Yunuseli Kanalının temizlenmesiyle kapasitesinin artırılmasını planlamış ama hafriyattan çıkan toprakları depolayacakları alan bulamadıklarından bu temizlemeyi yapamamışlar. Ben bu vesile ile konuyu Büyükşehir Belediyesinin ilgili birimine aktarıyorum ve onların bu konuda DSİ birimlerine yardımcı olmalarını öneriyorum.

İklim Değişikliği doğa felaketinin etkisiyle oluşacak uzun süreli yağış büyüklüğünün akış düzeninde bugüne kadar yaşanmamış büyüklükte su akışları meydana getirmesi, Nilüfer Çayının ve Yunuseli Kanalı’nın taşmasına, Bursa’nın yoğun yerleşim ve sanayi alanlarının ve de Botanik Park ve Hayvanat Bahçesinin taşkın suları altında kalmasına neden olabilecektir ve de büyük can ve mal kayıpları da oluşacaktır. Bu nedenle gerekli güvenlik tedbirlerinin acilen alınması Bursa için büyük önem taşımaktadır.

Yazımın başında aktardığım taşkın felaketlerini bir alarm zili değil, alarm top atışları olarak kabullenip önerdiğim çalışmaların bir an önce başlatılmasını, yetkililere ve siz Bursalılara duyuruyorum. O, güzel ağaçlar sökülüyor, o güzellikler yok ediliyor diye lütfen yetkililerimizi suçlamayın, yapılanların sizin, kentimizin başka güzelliklerinin korunması için yapıldığını unutmayın…