Sevgili Genel Başkanımızı, saygı değer Başbakanımızı, aramızdan ayrılışının dördüncü yılında, 31 Ekim’de, Demirtaş Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen bir törenle andık. Törene sevgili eşi, Sayın Berna Yılmaz hanımefendi de katıldı. Oğlu Turgut Yılmaz, İstanbul’da yapılan anma törenine, ailesi adına katılıyordu.

Törene, Bursa ve çevresinde yaşayan bakanlarımız, milletvekillerimiz, parti yöneticilerimiz ve de Anavatan Partisi’ne gönül vermiş Bursalılar katıldı. Bakanımız Hüsamettin Örüç, Anayasa Komisyonu Başkanımız Ertuğrul Yalçınbayır,  son genel başkanımız Nesrin Nas, milletvekilimiz Feridun Pehlivan, belediye başkanlarımız ben, Faruk Baykal, Fehmi Özkan, il başkanlarımız Orhan Efe, Ahmet Kömbe, Meliha Balcıoğulları,  ilçe başkanlarımız Bener Özcan, Önder Ersoy, Adnan Tekin, Mesut Kaya, Seyfi Ertan, Ekrem Yağcı, Halil Çelebi, Mehmet Beli, aktif üyelerimiz Tahsin Bulut, Hasan Erdem, Şenol Kul, Çetin Sabırlı, DP il başkanları Ayhan Barışıcı, İdris Sevinç, Çağrı Kaplan, MKP ilçe başkanı İsa Söğüt ve dostları Yalçın Sünnetçioğlu, Muhammet İkbal Bakırcı, Berat Tunakan ve Nuri Karaca, Gençlik Kolu Başkanlarımız Serdar Koç, Çetin Sabırlı, Erol Yılmazer ve tabii Anavatan’a gönül vermiş Bursa’lılar, hep beraber olduk, beyinlerimizde her zaman canlı duran anılarımızı canlandırdık.

Katılımcılar Sayın Mesut Yılmaz ile olan ilişkilerini, çalışma düzenlerini, parti genel başkanı olarak siyasi ortamlardaki davranış biçimlerini önümüze serdiler. Onların konuşmalarını dinlerken benim de gözümün önünde onunla ilk karşılaşmam ve tanışmamız canlandı, söz sırası bana geldiğinde ben de onlarla paylaştım bu tanışmayı.

Tüm mesleki yaşamımı geçirdiğim DSİ I. Bölge Müdürlüğü’nde bölge müdürü olarak görevimi sürdürürken, Uludağ’dan yakın arkadaşım olan İbrahim Yazıcı o günlerde Anavatan Partisi il başkanıydı ve bana devamlı önümüzdeki 1994 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmamı öneriyordu, ben de kabul etmiyordum. O yıllarda İstanbul İçme Suyu projesini DSİ I. Bölge Müdürlüğü olarak biz yürütüyorduk. İbrahim Yazıcı bir gün bana geldi ve Genel Başkanları Mesut Yılmaz’ın İstanbul İçme Suyu Projesi hakkında bilgi almak istediğini söyledi ve beni İstanbul’a götürdü. Kaldığı otelde beni karşılayan Mesut Yılmaz elimi sıkarken, ‘’Sen neden il başkanımız İbrahim Yazıcı’nın partimizin Büyükşehir Belediyesi Başkanlık adaylığı teklifini kabul etmiyorsun?’’ diye sordu. Ben de elini bırakmadan, ‘’Sayın Genel Başkanım, ben mühendisim, benim yaşantımda 2 kere 2 daima 4 eder. Oysa siz siyasetçiler için bu rakam bazen 5,8, bazen de 3,2 olur’’ cevabını vermiştim. Elimi bırakmadan, ‘’Başkanlık teklifimizi kabul et, sana söz veriyorum, 2 kere 2 daima 4 edecek’’ dedi. Ardından o da Anavatan Partisinin bazı çalışma prensiplerini anlattı ve de sonunda bana ‘’Tamam öyleyse, kabul ediyorum’’ dedirtti.

Benim bu adaylığa sıcak bakmamamın bir nedeni de rakibi olacağım mevcut belediye başkanımız Teoman Özalp’ın, benim liseden sınıf arkadaşım, İTÜ’de o Mimarlık Fakültesinde, ben İnşaat Fakültesinde okurken üniversitenin Gümüşsuyu yurdunda, 5 yıl aynı odada ve de yan yana uyuduğum canım arkadaşım, kardeşim olmasıydı. Siyaset işte, tüm değerlerini kenara ittiriyor insana, adaylığı kabul ettim, seçim sürecinde Teoman ile birbirimizi kırmadan çalışmalarımızı sürdürdük, kısmet benim imiş, Bursa halkı beni seçti.

Başkanlığımın ikinci yılıydı, Mesut Yılmaz da Başbakan olmuştu. Bir gün Başbakanlık özel kalem müdürü beni aradı ve Sayın Başbakan’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın bir konuyu görüşmek için bana geleceğini, söyledi. Anlaştığımız gün, yanında sonradan Volvo firması yetkilileri olduğunu öğrendiğim bir gurupla geldiler. Konuşmasına, “Biz Karacabey yolunda Volvo TIR Fabrikasını kurmak için buradayız” diye başladı. O günlerde biz de 1/100.000 ölçekli imar planı üzerinde çalışıyorduk ve de bahsettikleri alan planda ‘’Korunacak Tarım Alanı’’ olarak yer alıyordu. Kendisine hem bu çalışmamızdan bahsettim, hem de Bursa’da iki otomobil fabrikası ve bir OSB olduğunu, daha fazla sanayi yükünü taşıyamayacağını, anlatarak tekliflerini kabul etmemizin mümkün olmadığını söyledim. Çok kızdı ve hızla belediyeden ayrıldılar.

Bu konuşma sonrası bana Sayın Başbakan’dan bir telefon bile gelmedi, yani 2 kere 2’nin daima 4 olacağı, sözünü tuttu.

İşte değerli Anavatan Partisi Başkanımız, değerli Başbakanımız Mesut Yılmaz böyle bir devlet adamıydı.

Bu anımı anlattıktan sonra, Sayın Turgut Yılmaz’dan herkesin huzurunda özür diledim. O fabrikanın kurulmasına izin vermediğim alanda bugün bir Organize Sanayi Bölgesi var. Bahsettiğim imar planında Bursa Ovası’nın ‘’Korunacak Tarım Alanları’’ olarak yer alan bölgelerinde kurulmuş 15 OSB daha var, diyerek Sayın Berna Yılmaz’dan bu özrümü Sayın Turgut Yılmaz’a iletmesini rica ederek sözlerimi bitirdim.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun…