Geçtiğimiz hafta içerisinde gençlerle, Zoom programı üzerinden “Üretim ve üretimin aşamaları nelerdir?” konulu bir toplantı gerçekleştirdik.
Üniversitede eğitimlerine devam eden gençler bu konuda teoriden çok pratik bilgi istiyorlardı ve sorularını yönelttiler.
Üretimin aşamalarında zorluklar çoktur ama gençlerin gözünü korkutmadan, bilgilerimi ve tecrübelerimi, işimden örnekler vererek elimden geldiğince aktarmaya çalıştım. Bu yazı Ekohaber’de 2 bölüm halinde yayınlanmıştır.
Bugün size endüstriyel üretimden bahsettim. Endüstriyel üretim, kullandığınız mamul, yarı mamul veya hammaddeyi işlemek ve bir ürün elde etmektir.
Endüstriyel bir ürünü elde ederken birden çok, onlarca, yüzlerce hatta binlerce yardımcı mal kullanırsınız.
İşi uzun vadeli planlamalı, çalışma arkadaşları ile takım oluşturmalı, ihtiyaca uygun bir kapı kurmalısınız.
İş arkadaşlarınız ile iyi bir yönetim kadrosu oluşturup daha baştan yola devam etmeleri için vizyon ve misyonunuzu inandırmalısınız.
Ürettiğiniz malı aynı zamanda satmak zorundasınız ve bu yüzden de geniş çaplı pazarlamaya ihtiyaç vardır, çünkü üretim yaparken sürekliliğe ihtiyaç vardır.
Bir taraftan üretim için gerekli hammaddenin tedarikçilerinize, diğer taraftan da ürününüzü satacağınız müşterinize karşı mali külfet size aittir.
Üreticiler malları satarken alacaklarını garanti altına almak zorundadırlar bunun için de sigorta yaptırmalılar.
Çünkü hammadde alışında karşı taraf alacaklarını garanti altına almadan ilerlemezler.
Diğer taraftan tüm bunları finanse etmek için bankalar ile iş birliği içinde olmalısınız. Finans gücünüzü bankalardan ve büyük riskler yüklenerek oluşturursunuz. İşçilikten, enerjiye, ihtiyacınız olan bütün hammaddeye karşılık artık doğrudan borçlanma sistemi olmadan alma olanağı yoktur.
Finans akışını sağlıklı bir şekilde sürdürmek için banka kredilerine ihtiyacınız vardır, birden çok bankadan kredi limitiniz olmalıdır.
Üretici, bir taraftan risk içeren banka kredilerine imzaları atarken, diğer taraftan da müşterilerinin dayattığı iş sözleşmelerini imzalamak zorunda kalır.
Bütün bu sözleşmeleri kontrol etmek ve takip etmek için imzalamadan önce iyi bir hukukçu ve mali müşavir ile çalışmalısınız.
Üretimde bulunduğunuz yer eğer sanayi bölgesi ise, OSB ise bütün alt yapı, süreklilik ifade eden bütün enerji sistemlerinin yanında arıtma ve çalışanların yükü de boynunuzdadır.
Üreticilerin yasal olarak bulundukları sanayi bölgelerini yönetmek gibi bir yükümlülükleri vardır. Tıpkı belediye hizmetleri gibi enerjisinden yoluna, arıtmasından çöpüne kadar iyi planlamakla, maliyetlerinizi optimum etkileyecek bir şekilde titiz davranmakla mükellefsiniz.
Yine bulunduğunuz bölge ve yaptığınız iş teşvik kapsamına girmiyor ise teşvik alan bölge ile rekabetinizin bütün maliyetlerini de göz önüne almalısınız.
İş güvenliği, çevre ve insan sağlığı açısından üreticilerin devlete karşı sorumlulukları vardır ve sürekli denetim altındasınızdır.
İşveren, müteşebbis, girişimci veya üretici olmak, artık siz nasıl tanımlıyorsanız, basiret ister, öngörülü olmak ister, krizlere karşı dayanıklılık ister.
Çalışanlarınızın sosyal hakları ve diğer borçlarınızı zamanında ödemek temel ilkeniz ve zorunluluğunuzdur.
Devlete karşı vergi sorumluluğunuz vardır ki çok geniş bir mevzuat vardır, uygulamak ve hata yapmamak zorundasınızdır.
Yeni çıkan yasaları bilmemek gibi bir lüksünüz yoktur, takip etmelisiniz. Bilmemek yasal olarak mazeret kabul edilmez.
Bütün bu işleri zamanında, doğru yapıp finans akışını tam ayarlamışken krizler ile de mücadele etmek zorundasınızdır.
En basitinden dövizin yükselmesi bile bütün finans sisteminizi alt üst eder ve bankalar asla risk taşımak istemezler. Yeniden, kendi sistemlerine göre yazılmış sözleşmeleri imzalamakla mükellefsinizdir.
Başarılı bir üretici aynı zamanda yaptığı yatırımların bir ömrü olduğunu, gelişen teknolojiye göre yenilenmesi gerektiğini ve yeri geldiği zaman da yeniden yatırıma gitmesi gerektiğini iyi bilmeli, çağa, teknolojiye, yeniliklere, buluşlara açık olmalı, sektöründeki küresel gelişimleri çok yakından takip etmelidir.
Üretimin küçüğü büyüğü yoktur eğer bir şey üretiyorsanız sorumlulukların bilincinde olmalısınız.
Üretmeyi, sevmelisiniz ve yaşam tarzı haline getirmelisiniz. Dünyanın her tarafında bu böyledir. Üretmek; istemek ve sevmek ile ilgili bir şeydir.
Hele hele bir de yaptığınız iş servis ve garanti gerektiren bir iş ise, yedi / yirmi dört müşterinizin erişimine açık, emrine amadesinizdir.
Anlatırken “Bir şey sormak istiyorum” diye cılız bir ses duydum gençlerden, “Kolay iş var mı?” diye. Evet, çok güzel bir soruydu bu. Çok doğru bir soru. Kolay bir iş yoktur ama işini iyi bilmek, sevmek ve istemek vardır. Ne iş yaparsanız yapın her işin zor tarafları vardır. Elbette kolay ve zevkli tarafları da vardır ama mutlaka işi iyi bilmek gerekmektedir.
Bir mesleğe sahip olmak her şeyi kolaylaştırır.
Bir anlamda sabah kalkıp dişlerinizi fırçalama ile başladığınız gün içinde, aklınıza gelen her şeyin, yediğiniz, içtiğiniz, kullandığınız ve barındığınız her şeyin bir üretim neticesinde meydana geldiğini düşünün. İnsan hayatını kolaylaştıran, keyifli hale getiren buluşlar, hayatı daha anlamlı hatta yaşanılası kılan çabanın üretim olduğunu ve üretimin ne kadar ulvi bir iş olduğunu anladığınızda bütün bu yorgunlukları unutacaksınız.
Her şeyi başarabilir ve üstesinden gelebilirsiniz.
Yeter ki istenilsin.
Saygılarımla.
Okuyucularımdan sık sık güzel sözler ve methiyeler almaktayım.
Bu durum beni yazmış olduğum yazılarımın ve emeklerimin boşa gitmediği için hem sevindiriyor, hem de kitaplarım eğitim ile olsun başka hayır kurumları ile ilgili olsun gittiği yerlerde amacına ulaşıyor.
Bu arada kitaplarımla ile ilgili gelişmeleri aktarmak isterim. “Hayalden Gerçeğe 5. baskı, Barışa Mektuplar 3. baskı, Perakende Düşüncüler 3. Baskı, Meraklı Yazılar 1.cilt 3. baskı, Meraklı Yazılar 2. cilt 3. baskı, Şehir Anlatıları 3. baskı” yolda geliyor.
Yukarda bahsettiğim okuyuculardan en son gelen maillerden birinde MERAKLI YAZILARIM’ın 2. cildinde Kayseri’den bir okuyucum, “Kolay iş var mı?” adlı yazımın tekrar tekrar yayınlayınız diye defalarca benden ricada bulundu.