TRT’nin 31 Ocak 1968'de ilk deneme televizyon yayını Ankara'da Mithatpaşa Stüdyosu'nda yapılmıştı. Bu ilk yayın yaklaşık 1,5 saat sürdü. Daha sonra haftada üç gün, üçer saat olarak devam eden yayınlar, 1 yıl sonra haftada 4 güne çıktı. Tek kanal olarak yapılan yayınlar uzun süre siyah beyaz olarak devam etmişti. 1989'da TRT 3'ün ve 1990'da TRT 4'ün yayına başlamasından sonra, 1990 yılında test yayınına başlayan Star 1, aynı yıl yayın hayatına girerek Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı oldu. 1976 yılında TRT ilk renkli yayını gerçekleştirmiş, 1982 yılında kısmen, 1984 yılında tamamen renkli yayına geçilmiştir. Bugün çeşitli uydulardan yayın alıp yüzlerce Dünya kanalını izleyebiliyoruz. Bugün internet sayesinde, Dünya’da olan biten ne varsa akıllı telefonlarla anında cebimizde. Şimdi ise yapay zekâ gündemde.  

Dünyayı ve değişik ülke insanlarının yaşamlarını izleyen gençliğin yaşamları gibi beklentileri de değişti, ufukları genişledi. Ekonomik baskıların ve özentilerin baskısı ile köyden kente başlayan akını, metropollere akın takip etti. Şimdilerin arayışı ise dünya şehirleri.

Ve metropoller giderek kozmopolitleşti. İstanbul’u düşünün. Benim üniversite öğrenimim sırasında 5 sene yaşadığım 1974-1979 yıllarında İstanbul’un nüfusu 2 milyon civarında, Türkiye’nin nüfusu ise 40 milyon idi. Bugün Türkiye 85 milyon, İstanbul 16 milyon. Türkiye nüfusu 2 kat artarken, İstanbul’un nüfusu 8 kat arttı. 50 yılda alınan göç şehri dev bir metropol haline getirdi. Bugün İstanbul’da gerçek İstanbullu nüfus ne kadar kalmıştır dersiniz.  

Bursa da bu göçlerden nasibini ziyadesi ile almış bir şehir. 50 yıl önce nüfus 960 bin idi. Bugün ise 3 milyon 215 bin. Üç mislinden fazla büyüdü. Ve kozmopolit bir şehir haline geldi. Yüzde 100 olmasa da büyük bir oranda doğru denilebilecek tespitlere göre, artık hepsi Bursalı sayılsa da, doğdukları yerler, kökenler itibarı ile Bursa’da 22 bin Ankaralı, 33 bin Ardahanlı, 35 bin Karslı, 42 bin Giresunlu, 45 bin Diyarbakırlı, 46 bin Ağrılı, 53 bin Trabzonlu, 58 bin Balıkesirli, 70 bin Artvinli, 94 bin Samsunlu, 106 bin Muşlu, 153 bin Erzurumlu ve 1 milyon 500 bin Balkan kökenli Türk vatandaşı yaşıyor.

Eminim ki ülkenin her yerinden birer ikişer bin daha göç etmiş bir 100 bin Bursalı olmuş hemşerimiz daha bu sayılara ilave edilir. Bunları toplarsanız Bursa’da doğmuş büyümüş Bursalı nüfusun, 50 yıl önceki nüfusun da altına düştüğünü fark edersiniz.

Bu nedenle atalarımız “doğduğumuz yer değil, doyduğumuz yer” demişler herhalde. Ancak zenginlik sayılacak kültür karışımı, başlangıçta mutlaka ufak tefek uyum sorunlarına sebep olmuştur. Günümüzde ise benzer endişe yeni vatandaş olmuş Suriyeli, Afgan gibi taze göçmenler için mevzubahis. Kültürleri bizimle taban tabana zıt, ülkemiz için hiçbir fedakarlıkta bulunmadan nimetlerinden istifadeye kalkan yeni göçmen profili ile bir uyum sağlamak mümkün mü konusu büyük bir soru işareti. Hele ki çoğalma oranı standartların üstünde olan bu insanların kısa bir süre sonra çeşitli talepleri de olabileceği düşünülürse.