ABD’de yapılan bir çalışma, iklim değişikliğinin kış turizm sektöründe milyarlarca dolara mal olduğunu ve olmaya devam ettiğini, ülkenin kayak alanlarındaki turizmcilerin 2000 yılından bu yana 6 milyar doların üzerinde kayıpları olduğunu gösteriyor. Değişimler cebi etkilemeye başlayınca insanların dikkatini üzerlerinde yoğunlaştırıyor, ‘’haa, iklim değişiyor yahu…’’ dedirtiyor.
Geçen sene nisan ayı bu seslenişin çınladığı aydı. Bizde, ABD’de, Afrika’da, dünyanın kurak ülkelerinde, örneğin Libya’da taşkınlara neden olan ve bugüne dek pek rastlanmayan yoğunluktaki yağışlarla kentlerin sokakları, caddeleri derelere dönüştü. Yağmurla beraber esen güçlü fırtınalar ağaçları devirdi, binalar yıkıldı, insanlar öldü. Medyamız bu olayları İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ deyimiyle nihayet gündemine aldı, değişimle ilgili haberleri bizlerle buluşturdu, bilim insanlarımız da iklim değişikliği üzerindeki görüşlerini önümüze serdi.
Bu kış bir başka değişimi yaşadık, halen de yaşıyoruz. Dilimizde Mart ayıyla ilgili söylemler vardır; ‘’Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır / Mart ayının yarısı kış, yarısı yaz’’ deriz, ama bu yıl ayın neredeyse tamamı yaz oldu, sadece geçen haftanın birkaç gününü soğuk yaşadık. Kış ayları boyunca kentimize kar yağmadı, oysa bizim çocukluğumuzda kış ayları hep karlı geçer, sokaklar karla kaplanır, caddelerde faytonların tekerleklerine kayaklar bağlanır, karlı caddelerde kayarak yolcu taşırlardı, biz de mahallemizdeki bayırlardan kızaklarla kayardık. Oysa bu kış Uludağ’da bile 50 cm kar oldu, dünyada kış turizminin yıldızı, Avrupa’nın meşhur kayak merkezi Alplerde de 70 cm kar var, kış turizmi büyük yara aldı.
Aynı olay ABD’de de yaşanıyor, İklim Değişikliğinin kayak endüstrisine milyarlarca dolara mal olduğunu, bu kaybın toplumların atmosfere bıraktığı karbon salınımlarını pompalaması sonucu oluştuğu, bilim insanlarınca vurgulanıyor, iklim değişikliği oluşumu nedeniyle Amerika’nın dört büyük kış turizmi merkezinde bundan böyle kayak sezonlarının nasıl geçeceği modelleniyor. Bu modelin uzun vadeli görünümü, 2050’lerde kayak sezonunun 33 güne varan bir kısalma yaşayacağını gösteriyor.
Yıllık İklim Değişikliği görüşmeleri için önceki sene toplanan ülkeler, gezegenimizi tehlikeli seviyelere kadar ısıtan fosil yakıtlardan uzaklaşmak için hala net bir hedef belirleyemiyorlar, oysa dünya kayıtlarına geçen en sıcak yıl yaşandı.
İklim değişikliği kayak turizminin geleceğini de etkiliyor. Araştırmacılar, kayak turizmcileri gelir kaybı yaşarken, bu kaybı en aza indirmek için suni kar yapımı için oluşan harcamalarının da arttığını vurguluyorlar. Bu harcama tahminleri, kayakçıların kış sporları topluluklarında mal ve hizmetlere harcadığı para kayıplarını içermiyor.
Araştırmacılar, bu konudaki çalışmalarının bir bölümünü, iklim değişikliğinin kayak endüstrisine ne kadara mal olduğuna ilişkin verilerdeki boşlukları doldurmak için yaptıklarını açıklıyorlar. Ayrıca, kış turizmcilerinin, fosil yakıt üreticilerine karşı tazminat davası açması durumunda, bu tür verilere ihtiyaç duyulacağını öne sürerek, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamanın maliyeti üzerine yoğunlaşıyorlar. İklim değişikliği nedeniyle, bu değişimini oluşturanlardan biri olan ulaşım araçlarının salgılamaları nedeniyle petrol şirketlerine dava açan birçok Colorado Eyaleti toplulukların devam eden davalarını emsal gösteriyorlar.
Kayak turizminin sürekliliğini koruma yollarını araştıran bir gurup da, kar yağışının açığını kapatmak için kullanılan suni kar üretme yöntemleriyle karın kalitesinin düşmesinin yaratacağı sonuçları ve bu koşullar içindeki kayakçı davranışlarını belirlemeye çalışıyor. Eğer artık kayak bir seçenek olmayacaksa veya uygun kar koşulları sağlanamıyorsa, insanlar başka bir spor amaçlı alana mı geçecek, örneğin dağ bisikletine mi dönecek sorusunun cevabı da araştırmacıların gündeminin ön sıralarında yer alıyor.