A. Emin Yılmaz köşesinde, dağ yöresinde tarımsal çeşitliliği artırmak için başlatılan girişimlerin ulaştığı noktayı konuştuğu, İşçider Başkanı İsmail Doru ile yaptığı sohbeti içeren, ‘’Dağdan Hollanda’ya çiçek ihraç ediyorlar’’ başlıklı yazısında, ‘’Orhaneli’ne bağlı Başköy’de üretilen çiçekler, yıllardır Hollanda’ya ihraç ediliyor. Dünyaya tarımsal ürün satmasıyla ünlü Hollanda’ya dağdan çiçek ve tohum gitmesi önemli’’ bilgisini aktardı.
Evet, bu haber benim için de çok değerli idi ama bugün dünyanın tarım zengini ülkelerinin başında koşan Hollanda’nın, bu zenginliği nasıl yakalamış olmasını hiç kimsenin merak etmemesi de, bir o kadar üzücü.
Köşemde her vesile ile Konya Ovamızdan (38.000km2) biraz büyük Hollanda (42.000km2) ve tarım alanlarının yüzde 60’ı deniz seviyesinde ve de altında olduğundan 24 saat derin drenaj pompaj sistemleriyle ekilebilen tarım topraklarına sahip Hollanda’nın dünyada ABD’den sonra en büyük tarım ürünleri ihracatı yapan ülke (2024 ihracatı 148 milyar dolar) olmasının temelinde, çiftçilerin köy bazında kooperatifleşmesinin ve çiftçi çocuklarının uygulamalı tarım meslek okullarında eğitilmesinin yattığını sizlerle paylaşırım. Gelin bu sisteme ait özet bilgileri bu sefer de İşçider Başkanı İsmail Doru’ya sunayım ve önereyim, çiçek üretimi yapan ve onları Hollanda’ya satan üyelerinizle beraber Hollanda’ya gidin ve sizden aldıkları çiçekleri ne yaptıklarını inceleyin, eminim ki aşağıdaki tabloyu göreceksiniz.
Çiçekleri alanlar ya bir kooperatiftir veya onları bir kooperatife satanlardır. O kooperatif çiçek üretimi yapan ve ürünlerinin çoğunu başka ülkelere satan bir oluşumdur. Kooperatifin üyeleri genelde iki yılda bir yapılan kongrede aralarından yönetim kurulunu ve başkanını seçerler. İşte o yönetim, önce önlerindeki mevsim uluslararası piyasada çoğunluklu talep görecek 2-3 ürün cinsini belirler ve üyelerine sunar, onlardan birini seçmesini ister. Ekim mevsiminde kooperatif hudutları içinde kalan tarlaları sürer, çiftçilerin kendi traktörleri yoktur, traktörler kooperatifindir, gübreyi toptan alıp sererler, üyenin seçtiği ürüne ait tohum veya fideleri de toptan alır ve üyelere dağıtırlar. Üyeler ürünün dikimini ve sezon boyunca bakımını yapar, olgunlaşınca toplarlar. Kooperatif araya aracı girmeden ürünleri pazarlar. Ve sonunda yönetim maliyet hesabını yapar, elde edilen kar, üyelerin tarlalarının büyüklüğü oranında dağıtılır. İşte bu kooperatifleşme sayesinde hem giderler azalır, hem verim artar, hem de sonuçta üyelerin cebine giren kar artar, çiftçi zengin olur.
Gelin şimdi bu Hollanda modeli kooperatifi Başköy’de kurun, üretiminizi ve de pazarlamanızı aynı model içinde yürütün. Bu vesile ile Orhaneli ve Büyükorhan Belediye Başkanlarına daha önce yaptığım çağrıyı Bursa ovasının verimli topraklarında tarım yapılan tüm ilçelerinin Belediye Başkanlarına da tekrarlıyorum, sadece çiçek üretip ihraç eden Başköy için değil, yine çok yoğun ihracat değeri olan ahududu, böğürtlen, barbunya fasulyesi, kiraz, şeftali, armut, siyah incir, enginar, zeytin gibi ürünlerin yetiştiricilerini de, köy bazında Hollanda Modeli Kooperatifler çatısı altında toplayın, üretim ve pazarlamaları bu çatı altında yapsınlar. Çiftçilerimizi ve tabii halkımızı ve de ülkemizi tarım zengini ülkelerle yarışır konuma yerleştirin. Aslında bu kooperatifleşmenin güzel bir örneği Bursa’da var, Ağaköy Kooperatifi, Santa-Maria/Deveci armudu üretiyorlar ve kırk yılı aşkın süredir üretimlerinin yüzde 60’ını Avrupa ülkelerine ihraç ediyorlar. Yolunuz düşerse köye uğrayın, yaşam tarzlarından zenginliklerini anlarsınız.
Tarım ve kooperatifleşme demişken yine geçen hafta manşetlerde yer alan ve yürek yakan bir haberi de değerlendirmenize sunmak isterim. Haber şöyle idi, Çiftçi mahsul para etmediği için tarlalarını satıyor, köyünü bırakıp kente göç ediyor. Oysa büyük çoğunluğu sulanan, dört mevsim iklim koşullarında her türlü sebze/meyve yetiştirilmesine uygun değerli tarım topraklarına sahip Bursa’mızın, sanayi ile yarışacak tarımsal zenginlikler yakalaması hiç te zor değil, bu zenginliğe sahip olmak için köy bazında Hollanda Modeli Tarım ve Hayvancılık kooperatiflerini oluşturmasını, Büyükşehir Belediye Başkanımıza, tüm ilçe Belediye Başkanlarımıza ve Tarım Bakanlığı yetkililerine, her vesile ile önerdiğim gibi yine öneriyorum.
Bir başka önerim de Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Bozbey’e olacak, lütfen önce Abdülhamid döneminde kurulan Ameli ve Nazari Hüdavendigar Ziraat Mektebini yerinde inceleyin ve Milli Eğitim Bakanlığını Bursa’mızın yoğun tarım ve hayvancılık yapılan bölgelerinde bizim Ziraat Mektebi ve Hollanda Modeli Uygulamalı Tarım ve Hayvancılık Meslek Okullarının Açılmasını sağlayın. Örneğin Karacabey Harasında Uygulamalı Hayvancılık Meslek Okulu, M.K.P. , Orhaneli, Gürsu,Kestel vb. ilçelerimizde de Uygulamalı Tarım Meslek Okulları açılması kentimizin tarım ve hayvancılık gücünü artıracaktır. Yazımı bir TUİK verisini değerlendirmenize sunarak bitiriyorum.
1.016 ton kuru soğan ithal ettik?