Çeklerin hukuki ve ekonomik boyutları, unsurları hakkında geçmişte pek çok makalemiz yayımlandı. İç piyasamız hâlâ nakitten fazla çek senet hesabı cari enstrümanlarıyla döndüğü için çekler de malum, önemini mallesef halen devam ettiren bir kurum. Ancak hiç bir memlekette çeklerin hukuki statüsüne dair bu kadar oynanmıyor. Kurallar bir öyle bir böyle zikzak yaptırılmıyor. Ekonomik kriz mi, sosyal gerekçeler krizler mi, pandemi mi, hatta adına reform denilen paketler mi? İlk dokunulacak yasaların başında geliyor çek mevzuatları.
Geçtiğimiz hafta sonu yine Meclis’te topu topu on on beş milletvekili mesai yaparken birkaç satırlık düzenleme daha geçti. Ertesi gün de R.G.’de yayımlanarak kanunlaştı. Düzenlemeye göre 30.04.2021- 31.05.2021 tarihlerine denk gelen vadelere sahip çekler , bankaya ibraz edilemeyecekti. Kanunda bu çekler için açık açık “İbraz edilemez” deniyor. Yani karşılığı bankaya nakten yatırılomış bir çekin elinde bulunduranı, hamili bankaya “şu çeki öder misin arkadaş?” diye sunamaz demek bu. Türkçede ibraz edilemezin başkaca anlamı yok. Sonrasında ertesi sabah piyasalar ayağa kalkınca, birkaç saat içerisinde durum fark edilip “hata” yapıldığı anlaşıldı. Kanunla gelen yasak , mevzuat hiyeraşisi ile delik deşik edilerek Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğle delindi.
Sonuçta bankada çekin karşılığı varsa sunulmuş ya da bir başka bankaya takasa verilmiş çekler, hamiline ödenebilecek. Karşılığı yoksa 1 Haziran’a kadar bir ay kadar bir süre beklenecek ancak 1 Haziran’dan sonra arkasına karşılıksızdır yazılabilecek. Bu durum çeklerin güvenilirliğinin yeniden sorgulanmasına yol açtı. Paradan daha çok akışı, dolaşımı bulunan bir evrakla ilgili olarak oyun içinde bu kadar akşamdan sabaha kural değiştirilmesi, hangi gerekçeyle olursa olsun elbette haklı biçimde eleştiriliyor. Nisan 2021 sonunda ilan edilen kapanma tedbirinin gerekçe gösterilerek Nisan sonu çeklerinin ödenmesine kural konması da tuhaf. O tarihe kadar çek bedelini ayarlamamış bir çek keşidecisi için o tarihten sonraki kapanma olayının gerekçe ileri sürülmesi de mantıkla çelişiyor.
Peki başından beri yazıp çizip söylediğimiz gibi. Yazı başlığında da spoiler verdiğimiz gibi, çeklere ne kadar güvenilmeli? Tarih, keşide yeri, emre-hamiline vs. gerekli unsurları tamam mı diye önce bir gözden geçirilecek, karekodu alınacak, sorgulanacak, kaydettirilecek, 10 günlük süresinde mutlaka bankaya ibraz ettirilip arkasına tarih attırtılacak, üç ay içerisinde mutlaka hukuki cezai işleme kondurulacak, üç sene içerisinde mutlaka takip açılacak. Hepsinden de önemlisi size çeki cirolayan ya da imzalayıp veren özel-tüzel kişiye bu çek miktarı kadar banka kredisi gibi kredi açmış olduğunuzu, karşılıksız çıkan bir çeki ciro etmişseniz ciro imzanızla her zaman icra dosyasıyla aniş karşılaşmalara duçar olacağınızı, tüm bunları unutmadan çeke sadece bir kağıt parçası gözüyle bakılacak. Hele yargı sistemimizin karşılıksız çek sahibine vereceği ceza için kırk dereden su getirildiği, konkordato iflas gibi hallerde cezanın devre dışı kaldığı, şirket çekleri gibi çeklerde imza atanın değil çek tarihinde yetkileri yalan yere devralmış suni kişilerin cezalandırıldığı bu garip sistemde; Güvensiz davranıp alırken de verirken de imzalarken de hukuk görüşüyle davranmak, her daim “alarmda” olmak, en iyisi. Saygılarımla.