Geçen hafta değerli sanayici dostumun “Kolay iş yok mu?” başlıklı yazısı takdire şayandı. Yıllar önce sevgili Tahsin Ardıç’ın “Sen bundan iyi bir şeyler çıkartırsın” diye bana yolladığı, “Enayi mi, sanayici mi?” başlıklı ilk yazanı belli olmayan bir metin geldi aklıma. Bu yazıyı güncellemiş ve köşe yazısı formatında yollamıştım. Ekohaber’de yayınlandı. Çok ilgi çekmişti. Pek çok sanayici dostun yarasını hicveden yazı bir süre sonra yeniden yayınlanmış, daha sonra yazdığım bir kitaba da gazeteci bir dostun önerisi ile isim olmuştu.
O zamanlar çok ilgi gören o köşe yazısı, üretim sektörü içinde mücadele veren birçok sanayicinin yaşadığı zorlukları hicveden, okuyanları gülümseten bir yazı idi. Geçen hafta sevgili Yalçın Aras’ın yazısı da benzer özellikler taşıyan bir içerikte idi. Aslında az bile yazmış ancak bu kadarı bile genç beyinleri ziyadesi ile endişelendirmiş olmalı. Elbette üretim yapmak, özellikle Türkiye’de sanayici olmak kolay bir iş değil. Ne var ki, gelişmiş ve üretimin önemini kavramış bir demokratik ülkede olduğundan çok daha zor olsa da makul bir süre de bunu gerçekten isteyen, çalışan, özverili her genç için ulaşılması mümkün bir mertebe. İşte başarı adına gerek şart olan bizzat piyasada harcanan makul süre ne kadar iyi ve yüksek kalite ortamında değerlendirilir ise, başarının mertebesi de o derece yüksek olacaktır.
Kolay iş arayan gençler için de nice fırsatlar olan bir ülkemiz var. Mesela futbol sektörüne girmek. Profesyonel bütün spor dallarında şans olsa da, futbol muhteşem bir sektör. Biraz yetenek, yanında sizi iyi pazarlayan bir manager edindiniz mi, gelsin paralar. Tek riski sakatlık. Adale yapıp, teknik çalışma antrenmanları falan herhalde. Bu işin içini çok bilmem ancak dışardan bakınca milyon dolarların havada uçuştuğu bir sektör.
En kolay ve cazip iş ise hepinizin bildiği gibi siyaset. Bir şekilde kapağı attınız mı, karada ölüm yok. Artık etinden, sütünden, hatta tüyünden istifade bitmez. Vekil filan olabilirsen önün açık, ömür boyu en az bir maaş garanti. Ekstrası da bitmez. Akraban, arkadaşın vekilse bile işin garanti sayılır. Mutlak bir yere kapak olursun. Gerisi sana kalmış, ailece hatta sülalece fırsatlar kum gibi. Neler mi lazım bu işi geliştirmeye dersen, onu bilmem. Ama görünen o ki, içine girdin mi öğrenmek kolay.
İşte bir sürü kolay iş. Hadi kolay gelsin diyeceğim ancak bunlar doğru tavsiyeler değil. En doğru tavsiye, kendi sevdiğin ve istediğin iş için mücadele etmen. Bilen için her iş kolaydır. Bilmeyen için ise kolay iş yok. Ekmeğin en hayırlısı ve bereketlisi, alın teri ile gelendir. Babasından kalan nice fabrikaları yok edip kendisini rezil edenleri de, babasından kalan bir nasihatle fabrikalar kurup vezir olanlar da gördük. Benim tavsiyem, hangi işi yaparsanız yapın, sevgi ile gayretle ve dürüstçe yapın. Asla kul hakkı yemeyin. Herkesin hakkını vermeden kendinize hak ayırmayın. Rahmetli babam, orman mühendisi bir memurdu. Dürüst sarsılır, yıkılmaz derdi. Bence çok haklıymış. Hele ki ülkemiz gibi ekonomik krizlerin müptela olduğu bir ortamda.