Geçtiğimiz hafta TBMM’de kabul edilen ve adına ge­leneksel olarak “Yargı paketi” serisinden yedi nu­mara verilen kanunla, yargı alanında önemli değişikliklere imza atıldı. Kanun bu yazının hazırlandığı saatlerde henüz Resmi Gazete’de yayımlanmadı ancak Cumhurbaşkanının da imzasına kesin gözüyle bakıldığı için kendimizi “yasalaştı” demekten alıkoymayacağız.

Önemli değişikliklerin başında: Taşınır-taşınmaz tüm kira ilişkilerinden kaynaklanan ihtilaflarda, ara­buluculuğa başvurmadan dava açılması artık müm­kün değil. İstisna olarak, sadece kira alacağından ötürü icra takibi yapılabilecek ve itirazın kaldırılması ya da salt kira bedeli ödenmemesi kaynaklı icra takibine bağlı tah­liye davaları için, arabulucuya gitmeksizin icra hakimliğine başvurulabilecek. Kat mülkiyetinden kaynaklanan uyuş­mazlıklar, komşu hakkıyla ilgili uyuş­mazlıklar ve ortak­lığın giderilmesine (izale-i şüyu) dair uyuşmazlıklar da mahkemeye yansı­madan önce arabu­lucu huzuruna getirilmek zorunda. Şimdiye kadar sadece ticari nitelik­teki alacaklar ve işçilik alacakları zorunlu arabulucu­luk kapsamındaydı. Arabulucuya gitmeden açılan davalar salt bu nedenle reddediliyordu. Düzenleme ile kapsam biraz daha genişletilmiş oldu.

Sayılanların haricinde, zorunlu arabuluculuk kapsa­mında olmayan, ancak tarafların üzerinde serbestçe karar verebilecekleri özel hukuka dair yüzlerce tür uyuşmazlıklarda İHTİYARİ sistem arabuluculuk el­bette ki serbest.

İhtiyari arabuluculuk denen ve ileride çokça gelişe­ceği, yaygınlaşacağına inandığımız müracaatla, uyuş­mazlığın tarafları, zor, çetin, karmaşık, belki de yıllardır ıstırabını çektikleri ihtilafları; arabulucu hu­zuruna taşıyarak, her zaman halk diliyle “bir mah­keme kararına yakın/benzer” şekilde çözüme kavuşturabilirler; ki bu satırların yazarı özellikle bu başvuruları önemsemekte ve siz okurlarına ciddiyetle ve samimiyetle önermektedir.

Yeni yargı paketinde yine borçlunun evinde haciz yapma olayına yeni bir bakış açısı geti­rildi. Eski hükümlere göre evde birden fazla TV veya ev eş­yası varsa diğerleri­nin muhafaza edilmesi, haczi ser­bestti. Yeni hüküm­lere göre borçlunun evine artık pat diye girilemeyecek. Ala­caklısı başvuracak, memur karar verecek, ama hakim­den de bu konuda özel karar alınacak, ve ancak sonrasında gidilebilecek. Eve girilebilse de, kullan­maya mahsus ev eşyası haczedilemeyecek. (Önemli not; buradaki haczedilememe kuralının ne şekilde işleye­ceği ikincil düzenleme ve yargı kararlarına göre şekillene­cektir.)

Alacak miktarının üzerinde mal haczedilememe­sine dair her ne kadar yeni bir hüküm getirildi ise de, pratikte bunun nasıl uygulanacağı merak konusu. Malum mevcutta örneğin 100.000 liralık borç kalemi için tüm bankalara, tapu müdürlüğüne, trafik müdürlüğüne haciz yazıları gönderiliyor. Fazladan haciz, mahkeme kara­rıyla kaldırılabiliyor. Uygulamada pek çok haksız durum­lara, borçlu ve üçüncü kişilerin haklarının çiğnenmesine, aşırılıklara neden olan hallerin; kanun hükmüyle biraz az­altılmasının amaçlandığı aşikar.

Avukatlık mesleğinin ilk beş yılında baro aidatının alın­mamasına yönelik yasal düzenlemeye ise açıkçası pek anlam veremedim. Biraz popülizm yapıldığını düşünüyo­rum. Beş yüz lira civarında olan bu kalemlerin kaldırılması­nın yeni avukatların bütçelerine olan etki oranı ve bu rakamların barolarımızın önemli bir gelir kaynağı oldu­ğunu düşününce, barolarımızın gelir kalemlerinin zayıfla­yacağını görüyorum.

Gazetemiz Ekohaber, bu hafta yirmi sekizinci sene­sini devirecek. Çeyrek asrı geçen, Bursa’nın ekonomi gazeteciliğinde lideri ve klasiği olan Ekohaber’i, başta kurucusu Tahsin Ardıç ağabeyimizi, katılımıyla güç veren Kenan Kibar kardeşimizi, geçmişten bugüne tüm emekçilerini candan kutluyorum. Ülkemiz şartla­rında, basının, ve hele ki yerel basının başına gelenler; piş­miş tavuğun başına gelmemiştir. Maddi, manevi, siyasi, ekonomik, sosyal riskler, kağıdın rafa kalkması, internet gazeteciği vesaire derken; 28 yıllık bu süreklilik ve ba­şarı hikayesinin kahramanları her türlü övgüyü hak ediyorlar. Bizler de bu güzide sayfalarda yazmaktan ayrı bir keyif ve gurur içerisinde olduğumuzu not ederek; “İyi ki doğdun Ekohaber” sözleri ile noktalayalım.