Üniversitelerin tıp fakültelerinde genel olarak toplam süresi altı yıl olan entegre (bütünleştirilmiş) tıp eğitiminin ilk üç yılında, temel ve klinik tıp bilgiler verilir. İkinci yılda organ sistemi incelenerek, her sistemin anatomisi, histolojisi, biyokimyası ve fizyolojisi birlikte verilir. Devamı üçüncü yılda, organ sistemleri temelinde normal işleyişin bozulduğu durumlar, hastalıklar ve mekanizmaları öğretilir.
Tıp eğitiminin son üç yılı klinik stajlar ile uygulamanın önü açılır ve dördüncü yılda büyük stajlar olarak farklı kliniklerde aktif olarak hekimlik uygulamalarına katılırlar.
Tıp eğitiminin son üç yılında bazı fakültelerin ders programlarında ayrıca, sağlık sisteminin işleyişi ve sağlık hukuku ile ilgili derslere de yer verilmektedir.
Eğitimin beşinci yılında diğer klinik bölümlerde eğitim gören öğrenciler, altıncı yılda internlik adı verilen aile hekimliği programı kapsamında, farklı kliniklerde aktif olarak hekimlik uygulamaları öğretilir.
Örneğin; birinci dönem dersli arasında; histoloji, anatomi, ilkyardım, tıbbi psikoloji, Atatürk ilkeleri ve inkılâp tarihi ve Türk dili ve edebiyatı gibi dersler yer almaktadır.
Ülkemizde, hekimin hukuki sorumluluğuna dayanak olabilecek genel bir düzenleme bulunmamakla beraber, bu konu; idare hukuku, medeni hukuk, ceza hukuku ve tıbbi etik hukuku olmak üzere dört ana başlık altında incelenebilir. Diğer yandan, ülkemizde ilaçla ilgili temel hukuksal sorunları özel olarak düzenleyen bir “ilaç yasası” olmamasına karşılık, çeşitli yasalarda ve ikincil düzenlemelerde ilaçla ilgili genel düzenlemelere yer verilmiştir.
Özellikle “Tıp/Sağlık Hukuku” alanında ilgili çevrelerin ve özellikle hekimler ile hukuk uygulayıcıları için, daha derin bir inceleme ve araştırmanın gerekli olduğu inancındayız.
Ortaya çıkan sağlık sorunlarının her zaman başarılı bir biçimde olumlu yönde çözüme kavuştuğunu söylemek doğru olmasa gerekir. Dolayısıyla, tedavi ve tıbbi müdahalede bulunan doktorlar ve olası çalıştıkları kurum veya kuruluşlar ile hastalar ya da ilgili kişiler arasında uyuşmazlıklar doğmaktadır. İster alternatif çözüm yolları ister doğrudan mahkemelerde uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında uluslararası sözleşmeler, yasalar, tüzükler, yönetmelikler gibi düzenlemeler düzleminde “tıbbi etik kurallar” da önemli derecede uygulama görmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; “Tıp/sağlık hukuku” dersinin zorunlu olarak eğitim programlarına alınması, bu dersin temel ders olarak hem öğreti hem de uygulamalı olarak eğitiminin verilmesinde özen gösterilmesi gerektiği inancındayız.
Amaçları arasında; eğitim – öğretimle ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlemek görev ve yetkisi olan Yüksek Öğrenim Kurumu’nun, bu konuda gerekli çalışmayı yapacağı ve olumlu yönde sonuçlandıracağı inancındayız (2547 sayılı YÖKK m.1).
Esenlik ve mutluluk dileklerimizle, saygılarımızı sunarız.