Ne olursa olsun Aralık ayının son günleri ve yeni yılın ilk günlerinde hep heyecan duymuşumdur.
Eski yılı uğurlamaya hazırlanırken yılbaşı hazırlıklarından ve özellikle de hediyeleşme geleneğinden ayrı bir mutluluk duyarım.
Çocukluğumun da içinde bulunduğu saf ve en sade günlerimi geçirdiğim, doğduğum Ardahan’ın Göle ilçesinde 4 metreyi bulan kar da mutluluğuma mutluluk katardı.
Doğduğum yerde değişik gelenekler hakimdi, mesela çıtalar ile yapılmış sakat değneği gibi. Aletlere basamak yapılır ve en az 70 cm uzunluk boyumuza ilave edilir, en eski elbiseleri giyer, yüzümüzü kara kömürle boyar, ellerimizde torba on kişilik gruplar ile karda bata çıka kapı kapı dolaşır “çeççiler gelmiş parası yok, torbası var ekmeği yok, ceketi var paltosu yok, cepleri var şekeri yok” diye maniler okuyarak evlerden para veya şeker toplardık.
Ayrıca evlerde anneler kuruşlu börek diye yapmış oldukları bir tepsi böreğin içine para koyarlar ve kime çıkarsa yılın ona şans getireceğini düşünürdük.
Buna benzer şekillerde evlerde eğlenip, yeni yılda dışarıya çıkıp karda ateş yakarak yılın ilk saatlerini kutlardık.
Bu bir gelenekti ve nerden gelmiş, nasıl oluşmuş bilinmezdi, açıkçası kimse de sorgulamazdı.
Ama her şeye rağmen çocukluğumuza çok güzel bir düşünce dünyası yaratırdı.
Nedir o derseniz bir yıl bitiyor yeni bir yıla başlıyoruz, üzüntülerimizi geride bırakıp inşallah yeni yılda yeni umutlar diyerek giriyorduk.
Hayatımın sonraki yıllarında da yılbaşı geceleri hep kar bekledim ve halen daha bekliyorum, yağan karın yılın son gecesine zenginlik ve değişiklik katacağı umudunu taşıyorum.
Ama insan aklında çok güzel şeylerin yanında sıra dışı şeyler hep kalırmış.
Çünkü olaylı günler hep rutin dışı gerçekleşir ve kolay kolay unutulmaz, anlata anlata günümüze taşırız.
İşçi olarak çalışırken bir yılbaşı gecesi İnegöl’de bir fabrikada unutulduğumu, iş için Erzurum’a gidip yoğun kar yağışından dolayı geceyi otobüs içinde geçirdiğimi, Erzincan’da 4 aylık kısa dönem askerlik yaparken yılbaşı gecesi eksi 17 derecede dışarıda 4 saat nöbet tuttuğumu asla unutamam. Yine yılbaşı gecesi canım yakınımın yanında hastanede sabahladığımı da unutamam.
Elbette hayatta her şey insanlara hem o kadar uzak ve bir o kadar da yakın ki ama güzel ve sıra dışa olunca ve yıldönümlerinde hatırlanıyorlar, ben de onlardan biriyim.
Her şeye rağmen geride bıraktık geçmiş yılları. 2025 yılı bütün insanlığa sağlık, mutluluk, huzur, barış ve bereket getirsin gibi klasik bir cümle ile tamamlamış olduğum yılın son yazısında yeni yılın yeni sloganı üç kelime olsun diyorum. 2025 SAĞLIK, BEREKET VE BARIŞ yılı olsun.