“Balans ayarı, lastik ve tekerlek düzeneğinde ağırlığın eşit biçimde dağıtılması amacıyla uygulanan dengeleme işlemini ifade ediyor. Balans ayarının otomobillerin ilerleme ve dönüş kabiliyeti üzerinde doğrudan etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.”

Aynı zamanda balans ayarı makinaların dönen bütün aksamları için geçerlidir. Makinaların tansiyonu gibidir, bir preste balans ayarı tutmaz ise pres baskı yaptığında bütün fabrika binası sallanır veya makinanın bilyesi dağılır da fark etmezseniz, giderilmesi çok zor arızalara yol açar.

Bu kısa girişten sonra konunun esasına geçecek olursak, her yeni yılda firmalar, üreticiler, alıcılar ve satıcılar fiyat ayarlamaları yapmaya çalışırlar.

Çalışanlar maaşlarına zam beklerken, üretenler ise ürünlerine zam yapacaklar ama nasıl olacak kimse bilemiyor.

Geleneksel olarak işverenler birbirlerini arayarak piyasa yoklaması yaparlar.

Bu arada ücret artışı çalışanlar ve sabit gelirlilerin en doğal hakkıdır, özellikle de refah düzeylerinin yükseltilmesi gerekmektedir.

Asıl konu ise ilave edilecek zamların üretilecek ürünlere yansıtılması çünkü Türk Lirası ile döviz kurunun yıllık artışı arasında uçurum var.

Yani Türk Lirası aşırı değer kazanmış ve döviz değer kaybetmiş gibi bir gerçek var ortada.

Bunu yurtdışı müşterisine anlatmanın pek de mümkünü yok, zira döviz bazında yüzde 20’lik artışı kimse kabul etmez.

Mevzu ihracatsa, ortada uluslararası bir rekabet var, iç piyasa müşterisinde ise ithalat başta olmak üzere çeşitli alternatifler olduğu aşikâr.

Uzun lafın kısası, maliyetlerde bir balans ayarı tutturmamız gerekmektedir.

Gerekmektedir ama nasıl inanın bilemiyorum.

Bildiğim balans ayarı “insanda tansiyon, ekonomide ise enflasyon.”