Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yakın günlerde, 9 amaç 50 hedef ve 393 faaliyet içeren “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı. Bu Eylem Planında; “Kamu ve özel sektör çalışanları ile öğrenciler, kendi dini bayramlarında izinli sayılacak” hakkına da yer verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yakın günlerde, 9 amaç 50 hedef ve 393 faaliyet içeren “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı. Bu Eylem Planında; “Kamu ve özel sektör çalışanları ile öğrenciler, kendi dini bayramlarında izinli sayılacak” hakkına da yer verilmiştir.
9 Eylül 2013 Tarih ve 905 Sayılı Ekohaber Gazetesinde “ Dine Dayalı Ayırımcılığı Koruyan Yasa” başlıklı makalem yayımlanmıştı. Bu makale aşağıda tekrar sunulmuş olup, aradan yaklaşık 8 yıla yakın bir süre geçtikten sonra dileklerimizin yaşama kavuşmasını sevinç ve mutlulukla karşılıyoruz.
DİNE DAYALI AYIRIMCILIĞI KORUYAN YASA
2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun (kısaca “UBK) 2(I).B madde hükmün de dini bayramlar, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olarak sayılıdır, çoğaltılamaz. Söz konusu dini bayram günleri genel tatil günleridir.
Bu dini bayramlar İslam Dini ile ilgili olup, diğer semavi olan ve olmayan dinlere ait, örneğin Hıristiyan dini ile ilgili dini günler UBK da yer almamaktadır. Bu durumda, İslam dininden olan bir Müslüman Kurban Bayramı’nda tatil yapar ve dini gereklerini yerine getirir. Ancak, Hıristiyan dininden olan bir Hıristiyan için dini bayram tatili olmadığı için, dini gereklerini yerine getiremediği duraksama konusu olmasa gerekir.
Esasen en önemli eksiklik UBK da “dini bayram tanımının olmayışıdır. Diğer yandan, konunun Anayasa bakımından da değerlendirilmesinde büyük bir yarar vardır.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin (kısaca “Bildirge”) 18 nci maddesine göre, “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır.” Bildirgenin 2 inci maddesinde de,bu haklardan herkesin ırk,renk,cinsiyet,dil,din farkı gözetilmeksizin yararlanacağı belirtilmektedir.Aynı ilke, 2709 sayılı Kanunla kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında (kısaca “Anayasa”) da benimsenmiştir.
Anayasanın 10 (I) inci maddesi aynen şöyledir: “Herkes,dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Anayasanın bu hükmü önünde Türkiye’de yaşayan bütün insanlara eşit şekilde davranılması gerekmekte ve herkes kanun önünde eşittir.”
Bu durumda, Anayasa’ya göre dine dayalı ayırımcılık yapılamaz. Dine dayalı ayırımcılığın yasaklanması, insan hakları ilkeleri arasında yer almaktadır.
Anayasa, din özgürlüğünü hiçbir ayırım gözetmeksizin güvence altına almıştır.
Üstte yapılan açıklamalar sebebiyle, kanun koyucunun UBK nun 2 (I).B madde hükmü ile getirilen düzenlemede, sadece İslam dini bayramlarına yer vermek suretiyle dine dayalı ayırımcılık yapıldığı açıktır. Oysa Anayasa, dine dayalı ayırımcılığı yasaklamaktadır. O halde, UBK nın 2 (I).B hükmünün Anayasaya aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Hiç kuşkusuz çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi unsurlar,demokratik toplumu meydana getirir.
Ülkemizde yaşayan herkes Anayasa ile teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerine uygun olarak yararlanarak, hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme,maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme için doğuştan sahip olduğu hak yetkilere sahiptir.
Söz konusu eşitlik, UBK nın 2(I).B madde hükmünde de sağlanarak, dine dayalı ayırımcılık konusundaki en önemli toplumsal yaramız iyileşmiş olacaktır. Bu ve benzeri iyileştirmeler, toplumu oluşturan vatandaşlar arasında karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularını artırır, huzur ve adalet anlayışı içinde diğer ülkelere örnek bir model Devlet olma niteliğimizi öne çıkarır. İşte o zaman Fatih Sultan Mehmet’in 568 yıl önce uyguladığı “mesen” anlayışı, çağımız Türkiye Cumhuriyeti’nde de yaşama kavuşur.
Ailenizle esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.