Kendisini 15 yıldır tanıyorum. Yaklaşık iki ay önce, Köfteci Yusuf’un Bursa’nın Yenişehir ilçesindeki mekanında, bir cumartesi günü, kendi elleri ile hazırladığı köfte ziyafeti eşliğinde dijital sistemlerin kurumsal şirketler üzerindeki olumlu etkileri ve geleceği konusunda, bu konuyu bilen uzman arkadaşların da katılımı ile hep birlikte tartıştık.
Yazımın başında belirtmeliyim ki, 7/24 işinin başında olan bir insan, asla şirketine kötülük yapmaz ve tanıdığım kadarı ile Köfteci Yusuf da işinde, gücünde biri. Yani bu işte bir yanlışlık var.
28 yıllık bir firma, ulusal bir yiyeceğimiz olan köfteyi ülke çapında bir marka haline getirip, bacasız bir fabrika olarak 12 bin çalışana ve 280 şubeye ulaşmış durumda.
800 gıda mühendisi çalıştırıyor, hammaddesi yüzde yüz yerli. Başta et olmak üzere mercimek, salata domates, zeytinyağı, soğan, un, çiçek yağı ve baharat gibi hammaddeler kullanıyor.
Yani üretimde kullanılan malzeme yerli ve milli.
Köfteci Yusuf aynı zamanda ciddi bir ekonomik sistem ve bunun korunması gerekmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı denetimleri sonucunda, aylar önce, bir şubesinde kullanmış olduğu etlerde binde 1 oranında domuz eti olduğunu raporlamışlar.
Bir iş insanının ömrünü verdiği ve bütün gün başında olduğu bir şirketin böyle bir şey yapması mümkün değil.
Elli yıllık bir iş adamı olarak ve her gün iş insanları ile birlikte iş yapan biri olarak bunu benim aklım almıyor.
Benim aklımın almadığı gibi toplumun da aklı almıyor. Bir iş insanı kullanmış olduğu hammaddeden daha pahalı bir ürünü kullanarak niçin kendisine sabotaj yapsın?
Şayet bu bir sabotaj ise hiçbir insan kendi kendine sabotaj yapmaz.
Uzun lafın kısası Köfteci Yusuf’un ilk yıllarını bilen ve aynı şehrin havasını soluyan biri olarak her tarafta, birçok iş insanının söylediği sözü söyledim.
Köfteci Yusuf’un inanılmaz yükselişi bilimsel olarak incelenmeli ve üniversitelerde tez veya ekonomi dersi olarak verilmeli.
İki gün önce İstanbul’dan geliyorum, otobanda mola yerlerinden birinde köfte yemeye girdim, elbette ki haberlere konu olan yere.
İnanın bana boş masa bekledim.
Uzun lafın kısası halk daima gerçeklerden yana.
Belirtmeden de geçemeyeceğim, kendisi ile parasını ödeyerek köftesini yemekten başka hiçbir alışverişim olmamıştır.
Saygılarımla.