Değerli Okurlar,
Geçtiğimiz yıl şubat ayında yaşadığımız büyük afetin (deprem sözü yetersiz kalıyor) en çok hasar verdiği illerin başında Hatay geldi. Yapılan ve yapılması gereken birçok katkının içerisinde; o bölgede yıkılan tarihi eserlerin tekrar ayağa kaldırılması da vardı ve Selçuklu mimari özellikleri gösteren, Memlüklüler tarafından 1268-1271 yılları arasında inşa edilmiş Antakya Ulu Camiyi tekrar inşa görevini de Bursa Büyükşehir Belediyesi (BBB) üstlenmişti.
Bu arada yerel seçimler sonucunda; imzayı atan ve kabul eden yönetimle, görevi alan yönetimde değişiklik oldu ve ne yazık ki; bilgi kirliliği, yanlış bilgilendirmeler ve siyasi söylemler yüzünden iş ortada kalacakmış gibi bir algı yaratıldı. Ancak, sürecin başlatılması için gereken onaylar yeni tamamlandı. İşte tam bu zamanda; gerekli bilgilendirmeyi yerinde yapmak, BBB’nin kurduğu konteyner barınma alanını ziyaret etmek, eksik ve ihtiyaçları görmek ve afetin hemen ardından Başkanımız Sayın Mustafa Bozbey’in üç hafta destek verdiği Defne halkıyla buluşmak için üst düzey yönetim kadrosuyla beraber bir günlük bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyarete dair gözlemlerimi aşağıda paylaşmak isterim.
Camii için;
- Rekonstrüksiyon Projesi / Rekonstrüksiyon Projesi-Detay Paftası / Rekonstrüksiyon Projesi-Statik Müdahale Paftası / Rekonstrüksiyon Projesi-Statik Müdahale Paftası (Minare Detayı) / Rekonstrüksiyon Raporu / Taşıyıcı Sistem ve Analizleri onaylandı (son onay 9 Ekim 2024),
- Yeni hali depremlere dayanıklı, çevre düzenlemesi daha yalın ve çevreci olacak,
- Tüm enkaz elden geçirildi ve kullanılabilecek ve tarihi olması sebebiyle sergilenecek yaklaşık 4 ton malzeme koruma altına alındı,
- Enkazdan arda kalan çok az malzemenin yeni yapıda kullanılması planlandı, bir kısmı da sergilenecek,
- Haziran 2026 yılında hizmete açılması sözü verildi. Dün, bugün ve yarına ait fotoğraflar ektedir),
- Camilerimiz ADAŞ.
Şehir için;
- Durum hala vahim,
- Yıkılmayı bekleyen yüzlerce hasarlı yapı var, dilerim kendiliğinden yıkılıp başka zararlara yol açmaz,
- Niçin yıkmıyorsunuz diye sorduğumda, yıkmak ve enkazı kaldırmak için ekipmanımız ve kaynağımız yok cevabını aldık. Ülke yönetiminin bu süreçte sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum, insanları bu binalarla yaşatarak travmayı devam ettiriyorsunuz,
- Çok fazla TOKİ ve birkaç özel inşaatın sürdüğünü ve bu sebeple malzeme/kamyon hareketinin yoğun olduğunu ayrıca şehre toz’un hâkim olduğunu gözlemledim,
- Verilen vaatlerin zamanında gerçekleşmediği endişesi hakimdi (dilerim yıllar almaz).
Konteyner Barınma alanı;
- İçecek suyu satın almak zorundalar,
- Gıda ve ekonomik katkının yeterli ve adil olmadığını söylüyorlar,
- Yalın ayak çok insan ve çocuk vardı,
- Sık elektrik kesintisi oluyormuş,
- Çocukların ders çalışabilmesi için internet bağlantısı istiyorlar,
- Çocuklar oyun alanları istiyorlar,
- Gelir yaratmak için çalışmak istiyorlar,
- Burada yaşadıkları her gün deprem şiddetinde. Durum hala vahim…
Her şeyi yazıp, anlatamazsınız; yaşamanız, hissetmeniz gerekir…
Çektiğim fotoğraflar bende kalsın; gidin, görün, sahip çıkmaya devam edin…
Kısa süre içerisinde ihtiyaçları ve tamirleri gerçekleştirmek üzere kalabalık bir ekibimiz bölgeye gidecek.
Saygılarımla