Sözlük anlamı ile "devir" veya "temlik", bir hakkın bir kimseden başka birine geçmesidir.[1] Devir (Temlik) borcu doğuran sözleşme ise; taraflardan birinin, bir şeyin mülkiyetini ve/veya zilyetliğini karşı tarafa geçirme yükümlülüğü altına girdiği sözleşmedir.[2]

Diğer bir anlatımla devir (temlik) borcu doğuran sözleşmeler, bir hakkın kesin bir şekilde başkasına devri borcunu doğuran sözleşmelerdir.

Söz konusu sözleşme ile bir taraf, bir şeyin mülkiyetini ve/veya zilyetliğini karşı tarafa geçirme borcu altına girmekte olup, mülkiyet veya zilyetliğin doğrudan doğruya devri gerçekleşmemekte, bunun için ayrıca bir tasarruf işlemi gerekmektedir.                                                                                       TBK'nında devir (temlik) borcu doğuran sözleşmelere örnek olarak; TBK'nın 207/I inci madde fıkra hükmüne göre; satış sözleşmesi (TBK m.207 - 281), mal değişim sözleşmesi (TBK m.282 - 284) ve bağışlama sözleşmesi (TBK m.285 - 298) gösterilebilir.

Bununla beraber, TBK'nın "BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler" de düzenlenen "Alacağın Devri" (m.183 vd.) ve diğer kanunlarda düzenlenen bir eser üzerindeki mali hakkın devri sözleşmesi ((FSEK m.8/1, 52), coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı istisna olmak üzere (SMK m.148/1) diğer sınai mülkiyet haklarının (marka, tasarım, patent,faydalı model, entegre devre topoğrafyaları), (SMK m.148/6, m.148/2, m.148/1-2; EDTKHK m.17/I) ve III) ile ıslahçı hakkı devri (BitÇeşK m.49/I ve BitÇeşKY m.35/I), devir (temlik) borcu doğuran sözleşmeler kapsamında sayılır.

TBK'nında sulh sözleşmesi doğrudan düzenlenmemiştir. Sulh sözleşmesi özü itibariyle maddî hukuk açısından bir borcu usul hukuku açısından ise bir davayı sona erdirir.[3]  

Sulh sözleşmesi, malvarlığına etkisi bakımından da bir incelemeye tabi tutulabilir. Böyle bir halde onun ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularda yapılabileceği ortaya çıkar.[4] Tarafların tasarruf yetkisine sahip olmalarının mecburî bir şart olması onun tasarruf işlemi sayılmasında önemli rol oynar. Bununla birlikte, doktrinde bir görüş, sulh sözleşmesini hem tasarruf işlemi hem de borçlandırıcı işlem olarak kabul etmektedir. Bu görüşü savunan yazarlara göre, sulh, tarafların birbirlerinin taleplerini kabul ettikleri ölçüde borçlandırıcı işlem; buna karşılık kendi taleplerinden vazgeçtikleri ölçüde de tasarruf işleminde bulunmuş olurlar. Zira burada “sulh olan devreder (=qua transigit alianet)” ilkesi geçerlidir.[5] Bu anlamda sulh sözleşmesi konusu "devir", bir hakkın devrini amaçlamakta ise, bu sözleşme de, devir borcu doğuran bir tür sözleşme olarak da kabul edilebilir.

Çalışmalarınızda başarı, ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.


[1] Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, B.6, Ankara 2001, s.216

[2] Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, B.6, Ankara 2001, s.216

[3] Türk Dil Kurumu Okul Sözlüğü, Ankara 2000, s. 884          

[4] Zevkliler, A. / Gökyayla, E.; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 11. Baskı, Ankara 2014, s. 59-60 (Metin, U.C.: Maddî Hukuk Anlamında Sulh Sözleşmesi, ERÜHFD, C. XI, S. 1, 2016, s.297 Naklen )

[5] Eren, F.; Borçlar Hukuku Özel Hükümler, B.19, Ankara 2015, s. 940 (Metin, agm., s.297 Naklen)