6Şubat 2023, Kahramanmaraş ve civarında yaşanan ve hepimizi kedere boğan depremlerin felaketinin acıları henüz çok taze. Yitirdiğimiz canlarımıza tekrar rahmet, yaralılarımıza acil şifa, yakınlarını yitirenlere, canıyla boğuşan kardeşlerimize, işini gücünü kaybeden, yaşamsal endişe içinde bulunan tüm yurttaşlarımıza dayanma gücü diliyoruz.
Yaşamın gerçeği, bölgede ve ülkede, ayakta kalabilenler için hayat, buruk bir şekilde devam edecek. İlk on günden geriye kalan millet dayanışması, farklı renklerden ırk ve milletlerden gelen uluslararası dayanışma görüntüleri, içimizi ısıtan, teselliden öte güzel görüntüler. Barış gibisi yokmuş değil mi? Empati gibisi yokmuş. Irkı, dili, dini, farklılıklarımızı bir yana bırakıp, Çinlisi, Yunanı, Avrupalısı, Afrikalısıyla aynı çatı altında aynı iç acısını, insani duyguları yaşamanın, iç dünyamıza kattığı insani farkındalıklar.
Hayat devam edecek... Bir yandan yeniden imar, ihya ve inşa çalışmaları planlamaları dile getirilmeye başlandı. Diğer yanda da, başta kamu sağlığı, salgın hastalıklarla mücadele olmak üzere, acil konaklama, gıdaya erişim, eğitim, istihdam, üretim tesisleri ve üretimin durumu olmak üzere hemen her kurum kuruluş ve kesimler kendi alanlarında çalışma ve sıkıntıları, proje ve düşünceleri dile getirmeye başladı.
Bölgede acil adli hizmetlerin yürütülmesi anlamında da hummalı bir çalışma var. Hukukta elbette ki duruşmalar ve süreler haklı ve doğru bir şekilde şimdilik Nisan 2023’e ötelendi ancak yaşamsal anlamda adli hizmetler elbette ki kesintiye uğrayamaz ve ilk günden itibaren bölgede görevli savcılarımız ve diğer illerden görevlendirilen geçici görevle görev verilen adli teşkilat, gerçekten zor şartlarda sahada yoğun bir çalışma içerisindeler. Yıkılan ve ağır hasarlı binalardan uzmanlar eşliğinde beton, karot numuneleri, ifadeler alınıyor, görüntüler toplanarak soruşturmalar, raporlar, açılacak tazminat, ceza ve idari davalarda delillerin kaybolmaması için delillerin toplanması mücadelesi sürüyor.
Keza, vefat edenlerimizin toprağa verilmesinde de bir hukuk devletinde uyulması gereken asgari kurallar var. Ortada bu kadar yıkıcı etkileri olan bir deprem olsa da, vefat edenlerin kimlik tespitlerinden tutun bir otopsi titizliğinde olmasa da vücuttaki hasar ve temel bulguların yine de fotoğraflanması ve tutanağa alınması gerek. Bu çalışmalarda hukukun tüm gereklerine eksiksiz uyulması özellikle ilk anlarda zor olabiliyor ancak gözlemlediğimiz kadarıyla tecrübe edilmemiş böylesi bir ortamda bile teşkilatın olağan üstü özverili çalışmaları var.
Normalleşme (!) dediğimiz süreç başlayınca, güncelde kırk bin olarak belirtilen yitirdiğimiz canların ana babaları, çocukları, eşleri, kardeşleri, nine-dedeleri tarafından sorumlular aleyhine maddi ve manevi tazminat davaları açılacaktır. Şimdiden hukuk hocalarımız, vatandaşlar ve hukukçulara yönelik ceza ve tazminat davaları için genel çerçeve hukuk rehberleri hazırlamaya ve yayınlamaya başladılar. Vatandaşlarca binlercesiyle açılması beklenen bu davalarda, davanın aktif husumeti doğrudan ve dolaylı zarar görenler, eşler, aile üyeler, kardeşler. Davanın “Pasif husumeti” yani hangi kurum ve kişilere karşı açılacağı ,planlanacağı ise değişkenlik gösterebilecek bir tartışma konusu. Davalar masraflı olduğu için harç ve giderleri devletin üstleneceği “adli yardım” hakkındaki kanun ve usul hükümlerden yararlanılacaktır. Yanı sıra Gölcük depremi sonrası verilen kararlar ve Yargıtay uygulaması, görülecek davalara ışık tutacaktır.
Ceza davalarında yargılanacak olanlar ise yıkıma uğrayan binaların başta mevzuatı dolanan veya doğrudan ihlal eden müteahhitleri olmak üzere açıkça zincir içerisindeki görevini yerine getirmemiş tüm yetkililer, kişiler olacaktır.
Buradan tecrübelerimize istinaden kısa bir bilgi ve uyarı.
Memleketimizde irili ufaklı çok sanıklı kazalar ya da felaketlerden sonra açılan ceza davalarının “bitmemesi”, “ömür tüketmesi” gibi bir gerçek var. Eğer bir davanın 40-50-100 sanığı varsa süreç içerisinde davaya bakan hakimler elli kez değişir. Yeni gelen hakimin davaya vakıf olmasıyla bir başka şehre tayini arasında dava sallanır gider. Böyle davaların yüzlerce duruşması olur. Yakalanması istenenler yakalanmaz ve ifadeleri alınamaz. Dosyalar birbirinin bitmesini bekler, neticede de genellikle yaşanan ceza davaları zaman aşımına uğrar, zamanaşımına yakın telaşe ile hatalı kararlar verilir, kararların çoğu üst mahkemeden döner ve dava dosyaları pinpon topu gibi alt/üst mahkemeler arasında yıllanır, yaşlanır. Ya da ömürler tükendiği için bu tür çok sanıklı davalar bir nevi “kuş masalına” döner.
Bu nedenle açılacak ceza davaları için mevcut CMK kapsamında özel soruşturma ve kovuşturma usulleri uygulanması gerek. Toplumun adaletten beklentileri bu işlemeyen sistem ve klasik CMK yargılama düzenlemeleriyle karşılanamaz.
Tekrar yitirdiğimiz canlara rahmet, yaralılara tekrar şifa, insanımıza sabır ve güzel günler görme dileklerimle.