6Şubat 2023 tarihinde meydana gelen iki ayrı deprem sonucu binlerce bina yıkılmış ve hasar görmüştür. Bu binalarda ayıplı inşaattan dolayı bina sahipleri ile yükleniciler arasında pek çok hukuki sorumluluk uyuşmazlıklarının doğacağı olası bulunmaktadır. Hak kaybının önlenmesi ve izlenecek usul bakımından konu ile ilgili olarak aşağıdaki hukuki değerlendirmenin yapılmasında yarar görülmüştür.
1. Taraflar
Davacının bina sahibi ve davalının yüklenici sıfatı olmalı, inşa edilen binanın hangi tarihte tapu yoluyla ya da diğer şekillerde satım ve teslim alındığı kanıtlanmalıdır.
2. Hasar tespiti
Bina sahibi tarafından yüklenici muhatap gösterilerek mahkemeye yapılacak başvuru ile; yüklenicinin satıp bina sahibine teslim ettiği binanın sonradan yıkıldığı veya hasar gördüğü, bunların imalattan doğan ayıp sonucu olup olmadığı, yüklenicinin kusuru (hafif/ağır kusur ve kusur oranı) ve açık/gizli ayıp niteliği taşıyıp taşımadıklarının en az bir inşaat mühendisi ve bir mimardan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla delil tespiti raporu ile belirlenmesi gerekir. Raporda; binada inşaattan kaynaklanan hasar bulunup, bulunmadığının; varsa hasarların destekle giderilip, giderilemeyeceğinin; binanın yıkılmasına gerek olup, olmadığının; destek ve yıkım maliyetlerinin miktarının belirlenmesi tespiti gerekmektedir.
3. Ayıp ihbarının bildirimi
Akabinde; bina sahibi tarafından yükleniciye ihtarname gönderilerek, öncelikle gösterilecek belli süre içinde tespit raporunda açıklanan hasarların giderilmesini, eğer hasar giderilmeyecekse, bunun için gerekli masraf tutarının ya da bina yıkılmış ise yıkım bedelinin belirtilecek süre içinde ödenmesi istenmelidir. TBK.’nun 223. maddesine göre; alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. TBK’nın 223. maddesine göre, öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.1 Kaydetmek gerekir ki, gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü bina sahibi üzerindedir (TBK m.223). Hukukumuzda ayıp ihbarı kural olarak herhangi bir şekil koşuluna tabi tutulmamıştır (TBK m.198/III). Ayrıca yüklenici, ayıbın varlığını, delil tespiti raporunun kendisine tebliğ edildiğinde de bu tebliğ tarihi itibariyle de öğrenmiş olduğu kabul edilir. Zira, içeriği itibariyle ayıptan yüklenicinin bilgi sahibi olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbar, ayıp ihbarı olarak kabul edilir.
Açık ayıplarda bildirimin “işlerin mutad cereyanına göre imkânını bulur bulmaz”, gizli ayıplarda ise gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) yapılması gerekir. Süresinde ayıp ihbarında bulunulmamışsa yüklenici sorumluluktan kurtulur, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak yükleniciden bir talepte bulunulamaz. Şayet eser sözleşmesinde garanti süresi kabul edilmişse, bina sahibi TBK’nında öngörülen sürelerle bağlı olmayıp, ayıp ihbarını garanti süresi içinde de her zaman yapabilir.
Başsağlığı
Merhum Deniz Baykal’a Allah’tan rahmet, dost ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Merhumun Enerji ve Tabii Bakanı olduğu dönemde ben de sendika genel sekreteri iken, birlikte güzel çalışmalarda bulunduk. Allah’ın rahmeti üzerinde olsun,
yeri cennetlik olsun dilerim.