Bursaspor’da yine Seçimli Olağan Üstü Genel Kurul’ a gidiliyor. Seçimli Olağan Üstü Genel Kurul bu kez Olağan Mali Genel Kurul’ la birleştirilmiş. 13 Şubat’a kadar aday olacakların yüz civarı dernek üyesinden noter huzurunda öneri imzası alması da tüzük gereği şart. Tofaş Spor Salonu’nda 27 Şubat 2022 saat 13.00 olarak açıklanan toplantı öncesinde 13 Şubat’a kadar da Başkan ve dernek organlarına aday çıkmaz ise mevcut yönetim, açıklanacak kongre tarihine kadar azami altı ay daha devam edecek. Kronikleşti, bir gazeteci arkadaşımız kongrelere “kangren” ismini vermiş. Yap boz tahtası misali başkanlar yönetimler geliyor, hemen sonrasında bazı yöneticiler istifa ediyor, sahada sergilenen futbol, kötü neticeler sonrasında tribünlerden sosyal medyadan istifa sesleri çoğalıp koltuğa oturanlar değişiyor. Bu baş döndürücü kötü döngü, her anlamda kaliteyi düşürüp kulübün geleceğini de karartıyor.
Başarıya herkes ortak olmak ister ancak başarısızlık, kötü günlerde geniş perspektifle işin ilmini düşünerek, sorunları güçlü bir şekilde teşhis edip ortak çözüm yolu bulmayı aramak bu anlamda tüm güçleri birleştirmek; bunlar malum, güç işler.
İşin kötü yanı da sorunların çözülmesi; iyi günler epey ismin işine gelmiyor! İnanması zor olsa da yöneticilik zamanlarından kesin teşhisimdir, önemli sayıda bir gurup “sahte taraftar” bu tür kötü günleri ister, özler. Yönetime müdahil olacağı, hiçbir yönetim becerisi ve kariyeri olmadığı halde yöneteceği, tribünde, kahvede hakimiyetini kuracağı, maddi manevi menfaat elde edebileceği zamanlar ancak futbol yönetiminin başarısız addedildiği zamanlardır. Suçlananlar arasında rahmetli İbrahim Yazıcı başkanın görev aldığı 2013 sonrası yönetimlerde görev alan başkanlar başı çekiyor. Küçük bir hatırlatma, o en parlak dönemde dahi birkaç kötü niyetli kişinin anlamsız kasti şikayet dilekçeleri sonrası dosyayı ele alan zamanın “meşhur” savcısının özel gayretleriyle merhum İbrahim Yazıcı başkanımız ve arkadaşları tutuklatılmış, pek çok arkadaşlarımızla emniyette günlerce göz altılar yaşamıştık. İkinci şampiyonluğu zorladığımız 2010-2011 sezonunda kulüpte adeta görevli polis memurları, savcılar, müfettişlerle yatıp kalıyor, bu gerçekten yıpratıcı zor şartlarda görev yapmaya çalışıyorduk. “Tarih Yazıcı” belgeselini izleyenler o günleri hatırlar, unutanlar ve gençler bir daha izlesin.
Naçizane fikrim, sonrasında görev alan başkanlar ve yönetimlerin çoğu “hak etmedikleri” davranışlara maruz kaldılar, asıl eleştirilmesi gereken, asıl kötü olan bu berbat döngüdeki “çıkmaz sistemdi.” Bir başkan ve yönetim döneminde kötü futbol sergilenebilir, takım düşebilir, çıkabilir, şampiyon da olur. Ancak tribünde gerçek taraftar her müsabakada her hal ve şartta kırk bin kişiyi zorlamalı, fiyatına bakmayıp ailesine, eşine dostuna, mesai arkadaşlarına ürünleri alabilmeli, en kötü günde de takımına şehrine armasına kulübüne sahip çıkmalı. Üç beş ayda bir yönetim başkan teknik direktör değişmemeli. Aksinin Avrupa ve dünyada sayısız örnekleri var.
Gelişkin dünyanın sportif alandaki en doğru yönetim organizasyonlarına göz attığımızda bugün elbette ki hasta yapıdaki derneklerden ziyade “şirket yapıları” öne çıkıyor. Spor organizasyonları bir tarafa, devlet organizasyonları dahi artık atıl kalmakla eleştirilirken Google’dan tutun binlerce şirket, artık dünyaya, devletlere yön veren organizasyonlar halinde. Bu gerçeklikten hareketle de Bursaspor’un yönetim organizasyonunu artık “doğru kurulacak” bir şirkete devretme zamanı geldi hatta geçmekte. Bu şirketin tek kişi hakim şirketten ziyade kuruluşta Bursalı isimlerin misalen, yüz hissedarın pay sahibi olacağı ilerde de bir kısmının halka açılıp sevdalıların az paralarla pay satın alabileceği halka açık bir anonim şirket organizasyonu ise öteden beri hayalim.
Bu taktirde güçlü bir harcama – gelir - denetim mekanizması, disiplinli hatta kâr elde etmeyi hedefleyen bütçe, sürdürülebilir yönetim, şeffaflık, güncel tüm kavram ve değerler çerçevesinde işleyiş… Onlarca fayda ve zorunluluk ekleyebiliriz. Kulübün arması, rengi, geçmiş değerlerinin de kılına bir zarar gelmeyeceği gibi daha da yücelir. Bu hedef için epeydir yazıp çizip anlatıyoruz ancak kolay olmadığı (kolay olan neyse), zamansız olduğu (ne zaman olacaksa!), taraftarın yönetim hayalinin elinden alındığı (taraftarın kulübü doğrudan yönetmesi ne kadar doğru ise!) gibi düşünce ve engeller artık aşılmalı. Ankara’da meclisin-hükumetin bu sisteme geçişle dair bir kanun teklifi hazırladığı konuşuluyor ancak 2012’den beri bu hayalet teklif masaya bir geliyor bir gidiyor. Kaldı ki ön araştırmalarımdan hareketle bu kez getirecekleri kanun teklifinin kötü olduğundan da ciddi ciddi şüphelerim var.
Yönetim krizlerinin geride kalacağı bir kongre dileklerimle haftaya bu satırlarda buluşmak dileği ile.