Bu cümle, iş dışında sohbet ederken avukat olduğunu söyleyen bir hukukçunun en çok duyduğu cümlelerdendir. Avukatın yalnızca bela anında devreye girmesini öngörür. Bugün ise, hukuk tekniklerinin şirketleri nasıl öne çıkarıp güçlü iştiraklere çevirebildiğini konuşacağız. Baştan değinelim: Yazının konusu “avukata danışın” değil, “hukuk taktiklerini kullanmak şirketlere ciddi faydalar sağlıyor” düşüncesinin mantığını ifade etmek.
Bir avukata iş işten geçtikten sonra başvurmak, vatandaşımızın alışkanlığı. Zaten ülkemizde dava sayılarının milyonlarla ölçülmesi, iki kişiden birinin davalık olmasının sebeplerinden biri de bu. Halbuki önceden yapılan hukuk operasyonunun faydası çok. Şirketler hukuku çatısı altındaki alanlarla ilgilendiğim için, bugün şirketlerden gidip, konuyu aydınlatacağım. Özellikle rekabetin her şey olduğu günümüzde, katma değerli hizmetleri kullanmak, şirketlere çok fayda sağlıyor.
5 önemli konu altında, hukuku nasıl büyümek ve güçlenmek için kullanabileceğimizi konuşabiliriz:
1. Stratejik ortaklıklar ve iş birlikleri kurarken akıllıca planlanmış hukuki düzenleri ve sözleşmeleri kullanmak.
2. Mevzuata uyum ve risk yönetimi ile şirketi risklerden arındırarak büyütmek.
3. Birleşme ve devralmaları stratejik şekilde kurgulayarak faydalanmak.
4. Fikri mülkiyet koruması ile tescil, lisans, gizlilik sözleşmeleri gibi yollara başvurmak.
5. Farklı fonlama yöntemlerini keşfetmek.
Genelde düşünceler şu şekilde başlar: Girişimci veya şirket yöneticisi, bir proje düşünür. Proje için başta heyecanlanır. Ancak ileride projenin önünde binlerce engel olduğunu düşünecek şekilde önyargılara ulaşır. Konuştuğu insanlar da “o nasıl öyle olur, o böyle olmaz, bunu yapamazsın” benzerinden anlamsız cümlelerle kendisini caydırır. Ancak yukarıda saydığım beş maddeden bir veya birkaçını kullanarak, girişimci, şirketini daha sağlam temellerle başlatıp veya geliştirip, olası iş birlikleri planladığı şirketlere örneğin gidip “ben seninle bu işte iş birliği kurmak istiyorum, merak etme her şey kontrol altında, bak bu da kontrol altında olmasını sağlamak için kurguladığımız iş birliği sözleşmelerimiz” diyebilir. Fonlama yaparken, yönetim haklarının tamamını devretmeyecek şekilde iki tarafı da koruyacak bir hukuki düzen kurabilir. Süreçte mevzuata uyumlu kalıp, varoluşsal riskleri ortadan kaldırabilir. İleride şirketini büyütürken, rakibini satın alırken, satın alacağı şirketin hukuki incelemesini yapıp, parasını boşa harcamayabilir.
Yukarıda saydığım unsurların yapılmaması şirketlerin atılım yapmasını engellerken, eksik yapılması da maalesef 5-10 yıl süren davaların ortaya çıkmasına sebep oluyor.