İklim Değişikliğinin en etkin sonuçlarından biri deniz seviyelerinin yükselişi olarak yerküreyi sarmaya başlıyor. Sadece 20. yüzyılda küresel deniz seviyesinin ortalama 11-16 cm yükseldiği belirlendi. Önümüzdeki yıllarda deniz seviyeleri ne kadar değişecek ve bu yükseliş insanlığı nasıl etkileyecek?

Sizlere geçen haftalarda “Antarktika Eriyor’’ başlıklı yazılarımda, kıtadaki buzulların eridiğini, bu erimenin okyanuslardaki su seviyelerinin yükselmesine neden olacağını, bu değişimin temel nedeninin de İklim Değişikliği olduğunu, aktarmıştım.

Evet, iklim değişikliği dünya genelinde deniz seviyelerinin yükselmesine neden oluyor. Önümüzdeki yıllarda deniz seviyeleri ne kadar değişecek ve bu durum yer küre üzerinde yaşayanları nasıl etkileyecek? Gelin bir göz atalım;

Bilim insanları gözlemlere dayalı yaptıkları araştırmalarda, yükselen deniz seviyelerinin 2100 yılına kadar sel riski açısından ülkeleri nasıl etkileyebileceğini belirlemeye çalışıyorlar. Araştırmalarının bir başka yönü de, yükselen deniz seviyelerinden en çok hangi ülkeler etkilenecek, sorusunun cevabı üzerinde yoğunlaşıyor.

Her şey bugüne kadar olduğu gibi devam ederse, 2100 yılına kadar dünya çapında milyonlarca insanın denizlerin yıllık sel baskınları riski altında olabileceği tahmin ediliyor. Kıtalara göre bu riskin şekillenişi şöyle görünüyor;

Afrika Kıtası’nda, sel riski altında olan insan sayısının en fazla olacağı ülkelerden biri Mısır olacak, nüfusunun %95’inden fazlası Nil Nehri boyunca yaşıyor ve bazı bölgeler zaten deniz seviyesinden düşük alanları oluşturuyor. Deniz seviyelerinin yükselmesi Nil Nehri’nin önünü tıkayacağından, nehir kıyısındaki şehirlerin sel riskini daha da artıracaktır.

Asya Kıtası’nda yükselen deniz seviyelerinden etkilenecek insanların %70’i sadece sekiz ülkede bulunuyor, bu ülkeler Çin, Bangladeş, Hindistan, Vietnam, Endonezya, Tayland, Filipinler ve Japonya olmaktadır.

Avrupa Kıtası’nda en yüksek risk altında kalacak ülke Hollanda’dır. Ülke yaklaşık 17 milyon nüfusa sahip ve 2020 yılı itibariyle nüfusun yaklaşık yarısı zaten deniz seviyesinin altında yaşıyor. Ülkenin en alçak noktası olan Nieuwekerk kasabası deniz seviyesinden 6,8m aşağıdadır. Aslında Avrupa’nın diğer sahil kentleri de, halen deniz seviyesinde olsalar da, bu riski taşımaktadırlar.

Kuzey ve Orta Amerika’da ABD, Kanada ve Meksika’nın nüfuslarının büyüklüğü nedeniyle, deniz seviyesinin yükselmesinden en fazla sayıda insanın etkileneceği beklenmektedir. Ancak bu ülkelerde yaşayan nüfusun yüzdesi olarak, Orta Amerika ve Karayipler’de yaşayanlar diğer ülkelerdekilerden daha büyük risk altındadır. Vurgulamaya değer bir başka ülke Bahamalardır, ılımlı sera gazı salınımları olsa bile, ülkenin sel riski altındaki insan sayısında önemli artış beklenmektedir. Dünya Bankası uzmanlarına göre bunun nedeni, Bahamalar’daki arazinin nispeten düz olması ve adayı deniz seviyesindeki yükselmelere ve sellere karşı savunmasız hale getirmesidir.

Güney Amerika’nın nüfus bakımından en büyük ülkesi ve büyük kıyı şehirleriyle Brezilya, ancak şehirlerin büyük bölümü dağlık ve deniz seviyesinden yüksek arazilere yerleştiğinden deniz seviyelerinin yükselmesi nedeniyle oluşacak sel riskiyle karşı karşıya değildir. Güney Amerika ülkelerinin tamamında 1 milyondan fazla insanı etkileyecek bir sel riski oluşmayacaktır.

NASA’nın yürüttüğü araştırmalara göre, 1975’ten bu yana dünya çapında ortalama sıcaklıklar her 10 yılda 0,15 C ila 0,20 C arttı. Bu küresel ısınma kutuplardaki buzulların erimesine neden oldu, 20 yıldan biraz fazla süre içinde, dünyamızdaki yaklaşık 28 trilyon ton buz eridi, küresel deniz seviyeleri yaklaşık 36 mm yükseldi. Bu yükselen deniz seviyeleri ilk aşamada toprak kirliliği, habitat kaybı ve sel gibi bir dizi risk oluşturmaktadır.

Velhasıl, iklim değişikliği felaketi kapılarımızı çalmaya başlıyor…