1586 yılında,  Sör Francais Drake adlı bir kaptan, gemisinde bulunan 200 Türk esiri, ticari zorunluluk sebebiyle, Kuzey Amerika sahilinde karaya bırakır. İşte bu esirler orada yerleşip, 1990’lı yıllara gelindiğinde  Molungeons  ( Meluncanlar ) adıyla, sayıları Yüzbinlerin üzerinde olan bir topluluğa ulaşırlar.

1586 yılında,  Sör Francais Drake adlı bir kaptan, gemisinde bulunan 200 Türk esiri, ticari zorunluluk sebebiyle, Kuzey Amerika sahilinde karaya bırakır. İşte bu esirler orada yerleşip, 1990’lı yıllara gelindiğinde  Molungeons  ( Meluncanlar ) adıyla, sayıları Yüzbinlerin üzerinde olan bir topluluğa ulaşırlar..

Arada önemli bir saptama: Dünyaca ünlü rock yıldızı Elvis Presley ve Amerika Birleşik Devletlerinin 16. Başkanı Abraham Lincoln, bir Meluncan idi.

Önceleri Portekiz kökenli sanılan bu insanlar, 1994 yılına geldiklerinde, “Kendilerinin Türk asıllı oldukları” savıyla, soyağaçlarını, kökenlerini araştırmaya başlıyorlar. Bu amaçla da Üniversitede bir kürsü açılıyor.

Meluncanlar Vakfının yöneticilerinden Atlantalı Brent Kennedy adlı bir yazar, Washington Türk Büyükelçiliğine bir mektup gönderip;

“Amerika’yı kurduklarını idda ederek kutlamalar düzenleyen İngilizlerden çok daha önce, Amerika’ya bizim atalarımız olan Türkler geldiler. Bunu ispatlamaya çalışıyoruz.  Sonuca ulaştığımız zaman, Amerikan tarihinin yeniden yazılması gerekecektir. Size Türklüğümüz konusunda şimdiye kadar topladığımız belgeleri gönderiyorum. Bu konuda Türkiye Devleti’nin yardımlarını rica ediyorum” diyor.

Ayrıca Brent Kennedy, aynı yıl TRT’de Barış Manço ile yaptığı söyleşide;  “Büyük Teyzesinin adının Züleyha olduğunu, büyükbabalarının Müslüman davranışı sergilediklerini” anlatıyor.

Gen benzerliğinin yanında Kızılderililer ve Meluncanlar fizikleri itibari ile de Türk görünüşlü.

Zaten; Amerikalı antropologların Orta Asya’da yaptıkları inceleme sonucu, Kızılderililerle Türklerin aynı soydan oldukları kanısına varılarak, yedi ile yirmi bin yıl arası bir zaman dilimi öncesi, Yenisey ırmağının doğusundan ayrılan Turanlıların, Bering Boğazını geçerek, Amerika’nın ortalarına gelen Yerliler olduğu kabul edilmiştir.

Amerika’da bir başka Turan nesli daha vardır ki; bunlar On üçüncü yüzyılda, Kubilay Han’ın ordusu ile birlikte gelmiş olan Türklerdir.

Kubilay Han, Çin’in güneyini, Hint ve Çin okyanus adalarını ele geçirdikten sonra donanmasını Cava ile Japonya’ya göndermiştir. (Marco Polo’nun ünlü seyahatnamesinde bu bölgelerin o devirde Kubilay Han’a tabi olduğu yazmaktadır.)

İşte bu sözü edilen yerleri işgal eden donanma, adadan adaya uzanarak ve Asya’nın en doğusundan Amerika’ ya ulaşan meşhur iki akıntıdan birinin yardımı ile Meksika ve Peru’da karaya çıkmıştır. O gün orada yerleşen Turanlar, bugünkü nesilleri meydana getirmişlerdir.

Yine Meluncanların ortaya koyduğu bir başka araştırmaya göre;

Amerika Avrupalılar tarafından keşfedildiği zaman Meksikalıların güzel yolları, rıhtımları, su kanalları, lağımları, düzenli postaları vardı. Bu işlerin bir kısmı, o devrin Avrupa’sında ya çok ilkeldi ya da hiç yoktu. Meksikalıların hiyeroglif yazıları ve abideleri vardı. Bunlar oraya gelen İspanyolların cahil Papazları tarafından  “Şeytan işi!” görülerek yakılmışlar. Meksika ve Peru’da medeniyetin Avrupa’nın çok önünde olmasının nasıl açıklandığında  önümüzdeki hafta yazalım.