Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlara göre 2022 yılında, 2043 adet yangında, 12.384 hektar ormanımız yandı. Tabii bunların çoğu çevre insanının dikkatsizliği sonucu oluştu ama İTÜ’nden bilim insanı Prof. Dr. Orhan Şen, “Dünyada İklim Değişikliğinde Son Gelişmeler, Türkiye Açısından Riskler ve Çözüm Önerileri’’ başlıklı yazısında, orman yangınlarının çıkmasında meteorolojik koşulların da etkisini incelemiş, gelin göz atalım bu etkiye;
“Meteorolojik koşullar orman yangınlarının çıkması, şiddeti ve süresi üzerinde etkili olmaktadır. Gerek insan kaynaklı gerekse doğaya bağlı orman yangınlarının çıkmasında ve yayılmasında meteorolojik koşullar, aşırı sıcaklar, düşük nem ve kuvvetli rüzgar, önemlidir. Rüzgar hızının 40km/saatin üzeri, nemin %20’nin altı ve 40C derece sıcaklığın üstü etken değerlerdir. Orman Genel Müdürlüğü’nün bilgilerine göre, Türkiye’de 2012 yılından 2021’in sonuna kadar, 10 yılda toplam 27.150 orman yangını çıktı. Bu yangınlarda 226.845 hektar alan zarar gördü. Son 10 yıllık dönemde en yüksek yangın sayısı, 3.755 ile 2013’te meydana geldi, en düşük yangın sayısı ise 2.149 ile 2014’te görüldü.
Yangın sayısı bakımından son on yılın en yükseği olmamasına karşın, 2021’de zarar gören alan miktarı önceki 9 yılın toplamından daha yüksek oldu. 2021 yılından önceki 9 yılda zarar gören alan miktarı 87.342 hektar oldu. Türkiye’de 2021 yılında çıkan 2.793 orman yangınında ise 139.500 hektar alan zarar gördü. Bu rakamlara göre son 10 yılda yangın kaynaklı ormanlık alan kaybının %62’si 2021 yılındaki yangınlarda gerçekleşti. 2021 yılında yanan orman alanının büyüklüğünde, yaz aylarındaki düşük nem, yüksek sıcaklık ve kuvvetli rüzgarın önemli etkisi olmuştur.
İklim değişikliği nedeniyle küresel ısınmadaki 1C derece yükselme, doğa kaynaklı afetleri %30 oranında artırmaktadır. 2050 yılında iklim-nötr hedefine Türkiye olarak ulaşabilmemiz için, iklim değişikliği gündemini göz önünde tutarak, 2023-2030 İklim Değişikliği Eylem Planı ve 2050 İklim Değişikliği Stratejisi belirlenecektir. Bu plan ve stratejide, iklim değişikliğinin doğal afetlerin artmasına neden olduğu ve insanlık için ciddi bir tehdit oluşturduğu ve bu kapsamda 11. Kalkınma Planı Hedefleri arasında sera gazı emisyonuna neden olan binalar ile enerji, sanayi, ulaştırma, atık ve tarım sektörlerinde emisyon kontrolü yapılması hedeflenmektedir.
Küresel sera gazı emisyonunun %24’ü arazi kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, Eylem Planı kapsamında yürütülecek sürdürülebilir arazi yönetimi ve çölleşme/arazi tahribatıyla mücadelede, eylem planı kapsamında karbon depolama işlevlerinin yapılması, iklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, önem kazanmaktadır.
Sera gazı emisyonlarının azaltılmasında çeşitli eylem planları hazırlanmakta ve uygulamaya sokulmaktadır. Bu eylemlerin en etkin olanları şehirlerdeki yeşil alanları ve ormanları artırmak, olacaktır.’’
Aslında ülkemizin doğal yapısına zarar veren bir yangın daha var, zeytinlik alanların, maden ocakları açmak veya yerleşimler oluşturmak için, yok edilmesi. Bugünlerde yine bir maden ocağı açılımı için geniş bir zeytinlik alanının yok edildiği, haberlerin ön sıralarında yer aldı. Oysa zeytin ülkemizin çok değerli bir ekonomik kaynağıdır, bir zeytin ağacının ömrü 150 yılı aşıyor, devamlı zeytin üretiyor ve tarım ekonomisinde zenginlik yaratıyor. İşte bu değerli varlığımızı yıpratan yangına dur demek çözümsüz değil, yaşadığım bir tecrübeye dayanarak çözüm şeklini bu köşede ‘’Zeytin Varlığımıza Sahip Çıkalım, Kesmeyelim, Nakledelim’’ başlığıyla bilginize sunmuştum. Bademli’de kontrol mühendisi olarak çalıştığım OLEA43 proje alanının yarısı zeytinlik idi, biz zeytinleri budadık, inşaat alanının kenarına naklettik, binalar tamamlandıkça her evin bahçesine üçer adet diktik. Şu anda hepsi canlı ve her yıl ev sahipleri zeytinlerini toplayıp tane veya zeytinyağı olarak kullanıyorlar.
Bu vesile ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na sesleniyorum, uzmanlarınız Bursa/Bademli’deki OLEA43 sitesindeki bu uygulamayı incelesinler ve maden ocağı açılması, yol ve yerleşim alanları oluşumu için önlerine çıkan zeytinlik alanlarda kesinlikle ağaçları kesmesinler, budayarak nakletsinler, naklettikleri zeytinler uzun yıllar, normal ömrü 150 yılı aşıyor, bu topraklar üzerinde yaşayacak insanların çok güçlü gıda pınarı olacaklardır…