Beyefendi şu anki Türkçe ile sadece ihtiyaçlarımızı karşılarız demiş. Yani bir maymun gibi. Sonuçta maymun da bir şekilde iletişim kuruyor ve ihtiyaçlarını karşılıyor.
Ve kendince haklı bir örnek vermiş.
Demiş ki:
“Mesela melül, mahsun, inkisar, keder, hüzün, buhran bunların hepsini tek bir kelimeyle ifade ediyoruz; stresliyim. ”
Oysa bu sözcüklerin Türkçe karşılıkları vardır.
Melül-Boynu bükük
Mahsun-Üzgün
Hüzün-Gönül üzgünlüğü
Buhran-Bunalım
Keder-Tasa, acı
İnkisar-Kırılma, gücenme
Biz Türkler bu dili sokakta bulmadık, cumhuriyetle öğrenmedik. Orta Asya’dan gelirken yanımızda getirdik.
Diller canlı birer organizma gibidir. Örneğin biz deveye deve deriz de, Arapça'da dişi deveye, erkek deveye, çocuklu deveye, ergen deveye başka bir sözcük verilmiştir. Çünkü yaşamlarında ona ihtiyaç vardır.
Dilimize İngilizce, Arapça gibi dillerden sözcükler sokmak yerine unuttuğumuz, bugün kullanmadığımız sözcükleri yeniden bulup yeni kuşaklara öğretmeliyiz.
Türk Dil Kurumu bunun için vardır.
Yaşasın Türk Dilimiz, yaşasın güzel Türkçemiz.
Yıl: 1480
Sözler: Pir Sultan Abdal
Anlamadığınız tek kelime var mı?
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir yiğidin derdi serinde tüter
Bu ayrılık bana ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Bu ayrılık bana ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bu güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize zulüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Bu ayrılık bize zulüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Pir Sultan Abdal'ım dağlar aşalım
Aşalım da dost diye nere düşelim
Çok ekmeğin yedim helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Çok ekmeğin yedim helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Belirtmeden geçilmemeli:
Her dil bir kültür, bir dünya mirasıdır. Yaşatılmalıdır.
Herkes ana diline sahip çıkmalı ve her ana dile saygı duyulmalıdır.
Bir dil kaybolduğunda bir millet ölür...