Dünyada ekonomik dengesizliklerin olduğunu bilmeyen yok. Yerküredeki tüm üretim kapasitesi pasa basımı hızına yetişemiyor. Bunun başlıca sebebi artık merkez bankalarının kağıt para basmayı bırakıp ekranda dijital olarak para oluşturmayı keşfetmeleridir.
Hükümetler ve merkez bankaları,  2002 yılında başlayan ve çılgınlık seviyesine gelen bu dönemi nasıl yönetebileceklerini bilmemektedir. Bu kurumları temsil eden kişilerin çoğunlukla söyledikleriyle uygulamalarının birbirleriyle zıt olduğuna şahit oluyoruz. Mesela FED’ in faizi yükselttiği hafta para basımında tarihi rekora imza attığını gördük.
Şu an enflasyonla mücadele edildiği söylense de varlık değerlerinin gerçek değerlerine düşmemesi için büyük bir gayret gösterilmektedir.
Bizde de durum farklı değildir. İlave olarak ülkemizde enflasyon rakamlarının ne olduğu bilinmemektedir.
Türkiye bastırılmış piyasalarla günü geçirmeye çalışmaktadır.
Tek gösterge olabilecek piyasa yurtdışında dolarla borçlandığımız Eurobond piyasasıdır. Mart ayındaki en son ihraçta oluşan Eurobond faizi 8,625 ‘tir. Türkiye dolara 8,625 faiz vermektedir, diğer taraftan TL’ ye % 14 vererek hiperenflasyonun devamını sağlamaktadır.
Bankalar % 14’ le TCMB’ den borç alarak piyasaya para dağıtmakta, hazine bonoları almaktadır. Tahvil-bono piyasasında % 26 civarı oluşan faiz bu şekilde kontrol altında tutulmaktadır.
Tablo budur…
Diğer taraftan insanlar gelir elde etmek için riskli alanlara yatırım yapmaktadır. Emlak, hisse, yatırım fonları, vb. değerleri şişmiş yatırım araçlarına enflasyondan kaçan para sürekli girmektedir.
Eninde sonunda bu balon patlayacaktır.  ancak bunun nasıl gerçekleşeceği bir miktar ekonomi yönetimlerinin elindedir.
Çok geç kalınması durumunda ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerinin uzun süreceği bilinmektedir.