Hayat büyük bir hızla akıp gidiyor. Kriz, savaş, doğal afet, toplumsal anlaşmazlıklar, teknolojik baskı, demografik değişimler, göçler, sonu gelmeyen rekabet ortamı v.b. olaylar hayatın hızı içerisinde hazmediliyor.

Hayatın hızlanması insanın durup nefes almasına, düşünmesine imkan tanımıyor. Sıcak suda yavaş yavaş pişen kurbağa gibi nereye vardığımızı anlamadan yaşayıp gitmekteyiz.

Toplum olarak, terör belasıyla uğraşıyoruz. Hem siyasi, hem güvenlik hem de toplumsal boyutlarıyla.

Büyük bir nüfusun ihtiyaç duyduğu hizmetlerin yerine getirilmesinin yanında, her gün artan altyapı yatırımlarına ait baskı.

Enflasyonun düşürülmesi için kamu giderlerinin azaltılması gerekirken toplumsal ve siyasi olarak yapılması gereken harcamalar.

Küresel ve bölgesel riskler artarken savunma harcamalarında gerçekleşmesi gereken zorunlu yatırımlar.

Demokrasi ve hukuk standartlarının yükselerek toplumun rahatlaması.

Refahın artması için katma değerli üretim kapasitesine ulaşılması.

Donanımlı, nitelikli insan kaynağına ihtiyacı.

Tarımda devrim niteliğinde değişimin sağlanması.

Her yıl iş gücüne katılan milyonlarca gencin istihdam edilmesi.

Enerji ce su tüketim ihtiyacı artarken iklim değişikliği krizini yönetmek.

Ülkenin tüm potansiyelinin yoğunlaştığı bölgede beklenen yıkıcı deprem için gerekli hazırlıklar.

Derinleşen fakirleşme ve toplumsal cinnet hali.

Liste uzayıp gidecektir. Birçok devasa sorunu bir arada yaşıyoruz.

Siyasi ayrışmaları bir yana bırakarak, demokrasi ve hukuk düzenini ihya etmek suretiyle bilimin öncülüğünde bir araya gelinmesi durumunda ancak bu sıkıntılı durumu yönetebileceğimiz görülmektedir.