Biz daima, özellikle kış aylarında hep havanın kirlenmesinden, sağlığımıza zarar vermesinden şikayet eder dururuz, ama kirli havanın, gezegenimiz üzerindeki tüm canlıların ve bizim yaşamımızın yok olma yolunda, iklim değişikliğine neden olduğunu pek dikkate almayız. Oysa dünya bilim insanları bu doğa felaketinin pınarı olan karbonun atmosfere salınım kaynakları üzerinde devamlı araştırmalar yaparak bu salınımları frenlemenin önemini toplumların önüne seriyorlar. İşte bu araştırmalardan birini de beton üretim süreci üzerinde yapmışlar, bakın nasıl sonuclara ulaşmışlar;
Bugün beton adeta uygarlığın gerçek temelidir, güçlü, dayanıklı, uygun fiyatlıdır ve yer kürenin her noktasında bol miktarda üretilir, güçlü, dayanıklı, uygun fiyatlı olması nedeniyle de gezegenin her noktasında toplumlar tarafından çok kullanılan bir üründür.
Ama beton endüstrisinin kirli küçük bir sırrı vardır, atmosfere bırakılan karbondioksit salınımlarının %8’inden fazlasını oluşum sürecinde üretir. Bu oran, örneğin havacılık sektörünün ürettiğinden üç kat fazladır. Sadece Asya şehirleri son 20 yılda, hızlı büyümeleriyle bu salınımları ikiye katladılar ve dünya nüfusu arttıkça bu oran dünyanın her noktasında artmaktadır.
Beton endüstrisi, karbondan arındırılması en zor endüstrilerden biridir, üreticilerinin karbon salınımlarını azaltacak teknolojilere yatırım yapacak güçleri de yoktur.
Dünyanın dört bir yanındaki mimarlar, mühendisler, bilim adamları ve çimento ve beton üreticileri, çimento ve betonun karbon ayak izini önemli ölçüde azaltabilecek birkaç yeni strateji ve teknolojiyi araştırıyor ve bazı pilot uygulamalar yapıyorlar. Bunlardan biri Colorado Üniversitesindeki ekip tarafından sürdürülmektedir, çimentonun karbon salınımını yok etmek için, çimento yapısında doğal mikro algları, doğal küçük su bitkilerini, kullanma yollarını araştırmaktadırlar.
Betonun iklim üzerindeki etkisinin arkasındaki birinci suçlu, beton yapımında kullanılan çimentonun üretimidir. Çimento kalsiyum karbonat bakımından zengin kireç taşının 1450C derecede ısıtılmasıyla yapılır. Kalsiyum karbonat sönmemiş kireç ve sera gazı olan karbon dioksite ayrışır. Portland Çimento Derneği’nin ‘’yaşamın kimyasal gerçeği’’ dediği bu kimyasal reaksiyon çimentoyla ilgili sera gazı salınımlarının yaklaşık %60’ını üretir, kalan kısmı ise çimento fırınını ısıtmak için kullanılan enerjiden gelir.
Betonun karbon ayak izini azaltmak için en kısa vadeli stratejilerden biri, beton karışımlarındaki portland çimentosunun bir kısmını değiştirmek için kömür santrallarından gelen uçucu kül, demir üretiminden kaynaklanan cüruf ve kalsine kil gibi malzemeleri kullanmaktır. Bunlar tamamlayıcı çimento malzemeleri olarak bilinir. %20 ila %50 arası kül, cüruf veya kalsine kil kullanılması, beton karışımlarını içerdiği karbonu yaklaşık aynı yüzdelerle azaltabilir.
Başka bir yöntem de çimentonun bir kısmını değiştirmek için az miktarda öğütülmüş kireçtaşı kullanmaktır. Dikkatli testlerin ardından California Ulaştırma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde, projelerinde PLC olarak bilinen kireç taşı çimento karışımlarına izin vereceğini duyurdu. Çimento yerine %5 ila %15 öğütülmüş kireç taşı ile PLC kullanımı karbon salınımlarını aynı oranlarda azaltabilir. California’nın bu kararı diğer eyaletlerin PLC kullanımını onaylamasına yol açtı.
Pek çok araştırmacı da, %55 portland çimentosu, %15 öğütülmüş kireç taşı ve %30 kalsine kil içeren çimentonun kullanımını savunuyorlar. Bu karışım karbon salınımlarını %45 azaltabilir, diyorlar.
Biliyorum, bu satırları okurken kafanızda ‘’bize ne?’’ sorusu canlanıyor, ama şunu hiç aklımızdan çıkarmayalım, ‘’İklim Değişikliği’’ yer küre üzerindeki tüm insanlığın yaşamını tehdit ediyor, tüm çabalar bu tehdidi yavaşlatmak, üzerimizdeki etkisini azaltmak için…