İçinde yaşadığımız, ama yaşarken değerlerinin kıymetini bilemediğimiz tarih hazinesi Bursa’mızı Sayın Ekrem Hayri Peker’in anılarıyla gezelim. Aşağıda sizlerle paylaşacağım bu anıları okurken, her adımda kendi anılarımla bütünleştirdim, sonunda ben de bu Bursa’da yaşadım, dedim, yeri geldiğinde kendi anılarımı da ekleyeceğim. Şimdi sizlerle de paylaşıyorum o güzel Bursa’mızı. Umarım okurken ne büyük değerlerimizi yok ettiğimizi düşünerek, içiniz sızlar. Bakın Sayın Ekrem Hayri Peker neler anlatıyor;

‘’Bir gün gezmeye Zeyniler’den başladık, Zeyniler’deki türbede restorasyon yapılıyordu, türbeye çıkan merdivenlerin altında küçük bir kapı vardı, kapı aralıktı, kafamı içeri sokup baktım, içerde gerçek mezarı gördüm. Babam türbelerdeki mezarların temsili olduğunu söyledi. Türbelerin üst katlarında süslü, başları oymalı mezarlar, alt katta ise sade mezarlar bulunuyormuş.

Yolumuz üzerindeki Emir Sultan Cami ve Türbesini gezdik. Dar bir cadde Yeşil’e kadar uzanıyordu. Caminin karşısındaki tarihi hamam, o zamanlar hizmet veriyordu. Caminin yanındaki sarkık mezar taşlarını inceledik. Emir Sultan’dan Şible’ye indik. Şible Çerkeslerin Yıldırım Tanrısıymış. Karamazak deresi çağlayarak ovaya doğru akıyordu. Derenin üzerindeki köprüden geçip Yeşil’e doğru ilerledik. Yol boyunca ikişer, üçer katlı Osmanlı evleri vardı. Bu evler arasında Yeşil Türbe tüm haşmetiyle yükseliyordu. Sultan Çelebi Mehmet’in anısına yapılan bu muhteşem eser, yüzyıllarca ilgi odağı oldu. Asırlar boyu Bursa’ya gelen gezginler sözleşmiş gibi bu muhteşem yapıl ardan söz ederdi, yan yana iki kahveden birinde oturup kahvelerini içerdi. Orhan Cami ve Yıldırım Cami Osmanlı’nın devlet işlerinin görüldüğü yapılardandı. Camilerin karşısındaki tarihi hamam son yıllara kadar faaliyetteydi. Meydandaki tarihi yapıların bir kısmı bugün de ayakta duruyor, antikacılar da faaliyette. Külliyenin medresesi o yıllarda Bursa Arkeoloji Müzesi’ydi, birbirinden güzel, ilginç eserler büyülüyordu insanı.

Setbaşı’nda bugün kütüphane olan Nikah Dairesi vardı, alt katı pasajdı, burada Züccaciye Mağazası ve otobüs yazıhanesi vardı, üstünde de Milliyetçi Öğretmenler Derneği. Karşısında ünlü Mahfel emeklilerin buluşma yeriydi. Mahfelin arkasında Yazlık Sinema ve onun yanında da Muharip Subaylar Derneği vardı.

Setbaşı köprüsünün bitişiğinde Saray sineması bulunurdu, daha sonra İstanbul Bankası şubesi, daha sonra da dershane oldu.

Mahfelin yanından Gökdere akar, köprünün öbür ucunda Saray Sineması ve İstanbul Bankası Şubesi yer alırdı. Koçbank’ın olduğu yerde ise Bursa’nın ilk baskılı ofset gazetesini çıkaran Armağan Gerçeksi’nin Ali Haydar Kitapevi bulunurdu. Karamürsel Mağazasının yerinde Dilek Sineması, caddenin üzerinde bozalarıyla ünlü Şaban Sirkeci ve sandviççi vardı. Biraz ilerde güzel taş binada Setbaşı Vergi Dairesi, karşısında da Setbaşı Oteli yer alırdı, genelde pavyon sanatçıları kalırdı, sonra poliklinik oldu. Dilek Sinemasının karşısında, geçmişi 1850’lere dayanan Mithat Paşanın kurduğu söylenen Emniyet Sandığı vardı, değerli eşyanızı bırakıp para alırdınız. Şimdi yıkılan binanın üst katında Yusuf Restoran vardı.

Ünlü Cadde’de bir sinema bulunurdu. Caddeden baktığınızda Yeşil Türbe, o muhteşem manzarasıyla önünüzde dururdu. Sonra, bina daha önemli denilip, köşeye çok katlı bir iş hanı dikildi, manzara anılarda kaldı. Yeniyol Caddesi’nde İnegöl minibüslerinin kalktığı bir han vardı. O yıllarda İnegöl minibüsleri Yıldırım Caddesi’ni kullanırdı. Yol üzerindeki Eskişehir Hanı’nda Mete Eczanesi vardı.

Heykel önünde fotoğrafçılar eksik olmazdı, tabii ki hatıra fotoğrafı çektirenler de. Adliye binasının avlusunda arzuhalciler vardı, Cumartesi günleri öğleye kadar çalışılırdı. En meşhur arzuhalci Firuzan Balkan’dı.

Saat 13.00’te Belediye Bandosu eşliğinde gönlere bayrak çekilirdi. Bando bazen valsler, bazen de günün şarkılarını çalardı.

Valilik Binasının üzerinde, İbrahim Aloy’un kurduğu Foto Aloy fotoğraf stüdyosunda kim bilir kimler fotoğraf çektirmişti. Biraz yukarıda zamanın ünlü futbolcularından Vedat Okyar’ın kurduğu Bursa Koleji vardı, şimdi Tan Dershanesi var.

Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunun altında, eğitim araçları salonunda, eğitim araçları bulunurdu. Tahtadan pergel, gönye ve iletkiler.’’

Evet, benim de çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği bu Bursa’daki nostaljik gezintiye devam edeceğim önümüzdeki haftalarda…