AB ve ABD’nin küresel güç olduğu, yadsınamaz bir gerçek. Evet, Çin de toplam iktisadi büyüklük ve ihracata baktığınızda güçlü; ancak diğer global güçler üzerindeki etkisi, AB ve ABD kadar değil. Özellikle finansal sistem üzerinde. Köşemizde önceden çokça değindiğimiz bir konu.

Bu yüzden de, AB ve ABD, artık savaşlara top ve tüfekle değil; yaptırım ve ambargolarla giriyor.

Trump dönemi sonrasında ABD’nin yaptırım sistemini yoğun kullandığını söyleyebiliriz. ABD’nin ambargoları; İran, Sudan, Kuzey Kore, Küba gibi ülkeler üzerinde ciddi etkilere sebep oldu. AB de ABD’nin yöntemini izleyip, yoğun olmayan yaptırım programını, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Rusya ve destekçileri üzerinde kullanmaya başladı.

Günümüzde AB’nin Rusya yaptırım programı; 24 kanuni metin, 14 ayrı yasal paket, ve binlerce sayfalık yaptırımlı kişi ve kurumlar listesinden oluşan; çok karmaşık ve aktif bir program haline geldi.

AB vatandaşı pay sahibiniz varsa, AB’nin para birimi olan Euro’yu kullanıyorsanız, AB kontrolünde bulunan bir banka, taşımacı, danışman vs. kullanılıyorsa, yönetici veya yetkililerinizde AB vatandaşı bulunuyorsa, ticareti AB ile yapıyorsanız; bu işlerin muhatabısınız. ABD’nin etki alanı kapsamı da oldukça geniş; örneğin operasyonda ABD teknolojisi kullandığınızda dahi, yaptırım mevzuatına uyum yükümlülüğünüz doğabiliyor. Euro ve Dolar olmayan ticaretin ender yaşandığı, AB-ABD şirketleri olmadan banka transferi veya taşımacılığın bile zor olduğu bir dönemdeyiz. Etki kapsamının geniş olduğunu bilen ülke ve birlikler, bu kapsamı kullanıyorlar. Ancak bu kurallara uyarak ticareti devam ettirmek, çoğu zaman mümkün.

AB, geçtiğimiz hafta, 24 ve 29 Haziran’da yeni ekonomik/ticari yaptırımlar getirdi. Elbette uzun ve detaylı, ancak aşağıda kısaca özetleyebiliriz;

-         Rusya’nın doğalgaz sektörüne yönelik, gerek altyapı, gerek yatırımlar ve taşımacılık sistemi üzerine kısmi yaptırımlar,

-         Bazı ilave teknoloji ürünleri ile birlikte taşımacılık sistemi hakkında bazı ürün ve hizmetler üzerinde yeni ihracat-ithalat yasakları (ilgili GTİP numaraları da yaptırımlara eklendi),

-         100’den fazla yeni kişi ve kuruma yaptırım,

-         Rusya’nın SWIFT yerine kullandığı SPFS sisteminin AB bankalarınca kullanımının yasaklanması,

-         AB dışında bulunan AB şirketlerinin iştirakleri için ABD’nin yüzde 50 kuralına paralel bir kural getirilmesi,

-         Bazı durumlarda, yapılan dağıtım sözleşmeleri için AB şirketlerine “Rusya’ya bu ürünü yollayamazsın” klozu konulması yönünde düzenleme,

-         Bazı yaptırım kurallarının Belarus kişi ve kurumlarına etki edecek şekilde genişletilmesi.

Şahsi düşüncem; bariz olan ihlaller -GTİP numarasından yasaklı olduğu görünen, veya yaptırım listesinde olan alıcı veya aracıların kullanıldığı işler- dışında, AB’nin yaptırım sisteminin, ABD’nin sistemi kadar “efektif olmadığı”. Bu da normal. Zira AB tek bir ülke değil, yaptırım ihlallerine ulusal bazda bakılıyor. Örneğin Macaristan çok ciddiye almıyor, Almanya-Fransa-İtalya oldukça ciddiye alıyor. Sonuçlarını görmeye devam edeceğiz.