Alkışlayalım. Maliye Bakanımız sayın Mehmet Şimşek tarafından açıklanıp yürürlüğe giren kamuda tasarruf tedbirleri coşmuş durumda. Kamu kurumlarında bir tasarruf yarışı ki, sormayın. Yangın uçağı alınmıyor, Solo Türk gösteri uçuşları yasaklanıyor…
Elbette Maliye Bakanımız tasarrufta önder. 16 milyon TL değerinde S serisi Mercedes makam aracı hala yenilenmemiş. Kamuda çift maaşa izin verilmeyecek demişti, kendi ekibinde, yardımcıları dahil pek çok görevli çift maaş almaya devam ediyor. Ancak sayıda artış yok. Bazılarının toplam maaşı 800 bin liraları geçmiş ama bu rakamlar Bakanlara yapılan son zam öncesi rakamlar. Bütün detayları internette kolayca bulabilirsiniz.
Milletin parasının bu kadar kolay ve sorumsuzca harcanabilmesi kadar, bunu milletin gözünün içine baka baka yapmak, bunları tasarruf tedbiri olarak sunmak, güven kaybı yanında daha neler yapılıyor acaba endişesinin de sebebi.
Milli Futbol takımı Almanya’da EURO 2024 elemelerinde. Gürcistan’dan sonra Çekya’yı en son Avusturya’yı da yenerek çeyrek finale kalmayı başardı. Başarılı sonuçlar alsın, işini doğru yapsın diye transfer edilen Antrenör Montella’ya her ay ödenen para 1,8 milyon avro yani her ay yaklaşık 52 milyon TL. Milli gelirimizin 200 katı. 24 ülke arasında ödenen aylık sıralamasında 7. sıradayız. O halde neden bu arkadaşa ilk 16’ya girildi diye ayrıca 770 bin TL değerinde bir Rolex saat hediye ediliyor. Kaybetseydi, o kadar parasını kesecek miydiniz? Takımımızın başarısı tüm milletimiz için gurur kaynağı ve çok mutluyuz. Siz bu yazıyı okurken inşallah Hollanda’yı da yenmiş oluruz. Ancak bir tarafta böyle birilerinin kafasına göre belirlediği hediyelere, ödemelere, misafirlere diğer tarafta ucuz ekmek, ucuz et kuyruklarına, çarşı pazardaki duruma bakıyoruz, içimiz sızlıyor.
Millet verdiği vergilerin, sorumsuzca harcanmasından, verilen maddi hasarların bedelinin sadece siyasi olmasından, yıllardır çeşitli nedenlerle siyasetçilerin günahlarının, yanlışlarının bedelini ödemekten gerçekten çok yoruldu. Milletin kendi parasının hesabını dahi soramadığı bir sistemle yönetiliyoruz.
Mesela TFF Başkanı Almanya’ya 197 misafir götürmüş. Uçak, otel, yeme içme bütün masraflar milletten. Ancak İngiltere hiç misafir götürmemiş. Onlar daha mı fakir, değiller. Onlar millete hesap veriyorlar, milletin bir kuruşunu kafalarına göre harcayamazlar. Bu nedenle onlar kalkınmış ülke. Biz ise doğmamış çocuğu dahi borçlu bir ülkeyiz ama bir yandan oy için, milletin parası ile 55 milyon dolar ödenip Uzaya turistik seyahat yapılırken diğer yandan Holdinglerin vergilerini siliniyor ama vatandaşa vergi üstüne yeni vergiler koyuluyor. Yine de emeklimizin, işçimizin aylık gelirinin açlık sınırı altında kalmasına göz yumuyor.
İnsanımızın yaşam standardı kesinlikle siyasetçinin keyfiyetinde olmamalı, bakanlara milletvekillerine zam var, asgari ücrete yok. Ya da memura yüzde şu kadar, işçiye bu kadar, emekliye yok gibi kimse kafasına göre davranamamalı. Yapılan hataların bedeli millete ödetilmemeli. Tüm Kamu harcamalarının bir kriteri olmalı ve milletin parasının nasıl hakça dağılacağı keyfiyetten kurtarılmalıdır. Mesela şöyle denilemez mi “Milletvekili maaşı asgari ücretin 10 katını geçemez, çeşitli isimler altında yapılacak diğer ödenekler ana maaşın yüzde yirmi beşinden fazla olamaz. Emekli maaşı asgari ücretin şu kadarı, öğretmen maaşı şu kadarı olur” gibi, liyakat sahibi uzmanlarca belirlenecek kriterlerle hakça paylaşım yapılamaz mı? Asgari ücret belirlendiğinde vatandaşın bütün kesimlerinin maaşı belirlenmiş olur ve bunu hiçbir yönetici hiçbir nedenle aşamaz. Mesela denebilir ki: Hükümet ve Belediyeler denk bütçe yapacak, savaş hali hariç hiçbir nedenle ek bütçe ve bütçe harici harcama yapılamaz. Bakıyorsunuz Belediye başkanları keyfince makam odaları dayayıp döşüyor sonra da ek ödenekler için Ankara’ya taşınıyor. Hangisine ek imkân sağlanacağı ise Hükümetin keyfiyetinde. Bu düzen disipline edilmediği sürece iki yakamızın bir araya gelmeyeceği tarihi gerçeklerle kanıtlanmıştır.