Su hayattır, susuz hiçbir şey yapamayız. Bundandır ki; şehirler su kaynağının olduğu çevrede kurulmuştur. Tarım, hayvancılık ve sonrasında sanayileşmenin de olmazsa olmazı su olmuştur.
Şehirler büyüyüp nüfus artınca suyun uğruna mücadele edildiğini görüyoruz. Çok eski tarihlerde suyu biten insanlar uzun yollar teperek göç etmişlerdir. Suyu olan topraklar için savaşlar çıkmıştır.
Nüfus artışı, sanayi üretimindeki yükseliş sonrasında su stresini arttıran bir olayla daha karşı karşıya kalınmıştır; iklim değişikliği.
İklim değişikliği yıllardır tartışmalı bir konudur. Bilim insanları, devletler iklim değişikliği noktasında gel-git’ler yaşamaktadır.
İklim değişimi gerçek olsa da olmasa da mevcut döngünün muhafazası için önlem alınması gerektiğine inanıyoruz.
Ülkemizin özellikle son otuz yılda yaşadığı şehirleşme ve sanayileşme sürecini anlatmaya gerek yok. Son derece plansız, insanların taleplerine bağlı oluşan şehirleşme baskısını tecrübe ettik. Bir şehrin konut ve sanayi için uygun yerleşim alanı var mıdır? Su kaynağı var mıdır? Mevcut altyapısı gelişmeye ne kadar cevap verir? Bu sorulara cevap vermeden günlük kararlarla yola devam edilmektedir.
Bursa Çevre Düzeni Planı Bursa Anayasası olacak diye duyurulmuştu. Aslında yaklaşım olarak çevre düzeni planlarının yapılması çok doğru bir adım olsa da sadece bir niyet olarak kaldığı görülmektedir.
İlgili planın sadece bir notu hayata geçtiği söylenebilir o da sanayinin desantralizasyonudur.
Şehir içerisindeki sanayilerin merkezin dışına çıkarılması işinin bir şekilde gerçekleştiği görülmektedir. Tabi şehir dışına çıkan endüstrilerin de bir yol, su, enerji ihtiyacı olacaktır.
Bu noktada tartışılması gerekenin sanayileşmenin yapısındaki değişimin nasıl sağlanacağıdır.
Toplum olarak kaynak tüketen, emeğe bağlı ve katma değeri düşük üretim modelleri yerine, suyla, enerjiyle fazla işi olmayan, donanımlı insanlarla yüksek katma değerli ürünleri üreten sanayi tesislerine ihtiyacımız vardır.
Bu kendiliğinden olacak bir gelişime veya değişim olamaz.
Merkezi, yerel dinamiklerin birlikte fikir oluşturması ve karar alması gereken bir sürece ihtiyaç vardır.
Diyeceğimiz esas tartışılması gerekenin sanayi yapımız olduğudur.