Sayın Mahfi Eğilmez sayesinde öğrendiğimiz iki ekonomi tabiri.
Skimpflasyon: Ürünün içeriğinin değiştirilmesi, kalitesinin düşürülmesi sonucu ortaya çıkan daha düşük değerdeki bir malın aynı fiyatla satılması,
Shrinkflasyon: Ürünün fiyatı aynı kaldığı halde boyut, ağırlık ya da hacminde ortaya çıkan düşüşü ifade eden değişikliktir.
Greedflasyon: Yüksek enflasyonun yarattığı ortamdan yararlanarak, mal ve hizmetlerin satış fiyatlarını enflasyonun da üzerinde arttırma eylemi.
Bu yöntemlerin ilk ikisinde fiyat değişmemiş ve enflasyona etki etmemiş gibi görünür oysa gerçek böyle değildir. Ticari ahlakın yerlerde süründüğü günümüzde bu yapılanlar gizli enflasyon yöntemleri olarak literatüre girmiştir. Greedflasyon ise tam bir açgözlülük sonucudur ve ülkemizde çok yaygındır. Depremden sonra artan kira bedelleri çarpıcı örnektir. İnsanın acısından bile nemalanma gayreti nasıl bir vicdanflasyon olabilir. Emin olunsun ki daha farklı ve gelişmiş yöntemlerde bulunacak, ekonomistler onlara da yeni ve enteresan isimler bulmak zorunda kalacaktır.
Türkiye’de yıllardır sahtekarlık denilecek olaylar yaşanmaktadır. Ancak son yıllarda nirvana yapmış, geliştirilen şeytanın aklına gelmez buluşlar ile yaşamımızın bir parçası gibi günlük rutin olaylar sınıfına girmeye başlamıştır. Kullanılan yöntemlerde yapılan buluşlar TÜBİTAK yarışmalarına iştirak etse, kesin derece alacak ölçüde zekâ ürünleri sayılır. Yada bu yöntemleri bulmak için harcanan enerji ve düşünce doğru üretim adına kullanılsa, Türkiye’de ürün patlaması olması işten bile değil.
Ülkemizde yoğun şekilde kullanılan bilişim teknolojileri yoluyla yapılan dolandırıcılıkları, her gün yeni yöntemlerin geliştirilmesini, akla hayale gelmez yollarla bırakın cahili, ülkenin profesörlerinin, hakimlerinin, öğretmenlerinin kandırılıp soyulduğunu defalarca televizyonlarda izledik, gazetelerde okuduk. Polis tarafından yapılan baskınlarla onlarca çete mensubu tutuklandı. Ancak ardı arkası kesilemedi. Kolay yoldan ve çalışmadan kazanmaya alışan ahalimizi, yeni ve gelişmiş yöntemlerle aldatma yolları bulan suçlular, aynı suçu işleyemeye devam ettiler. Bazıları sınıf atladı, iyice gizli hale geldiler.
Eskilerde kuleleri, köprüleri vatandaşa satmayı beceren dolandırıcıların bile bir insafı, vicdanı vardı. Dürüst ve muhtaçlar ile uyanıkları ayırır haramı helali bilirlerdi. Şimdikiler topyekûn milletin sağlığını tehdit edebilecek kadar duyarsız cinsten.
Sayın Mahfi Eğilmez’in hatırlattığı terimlerin uygulamacıları da işte bu haramı helali bilmeyen, kul hakkına saygısı olmayanların topluma yaşattığı olgular. Bazıları var ki, yüzlerinin derileri, tertemiz inançları suistimal etmekten çekinmeyecek kadar kalınlaşmış, Allah korkusunu ise unutmuşlar. Kul hakkı yemekten çekinmeyen, bulanık suda avlanmayı yöntem edinenler sınıfından insan görünümlü mahluklar haline gelmişler. Allah herkesi böylelerinden korusun.
Ekonomik problemler aşılmadan,hukuk ve eğitim yanında denetimler tavizsiz uygulanmadan düzeltmek ise mümkün görünmüyor.