Kur’an-ı Kerim’le gelen ilk emir ‘İkra’ Oku! “Rabbinin adıyla oku” hitabında okuma, yazma ve ilme çağrı vardır. “İlim, kadın ve erkek herkese farzdır” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) de ilme ve eğitime çok özel önem vermiştir.
Ne yazık ki ülkemiz insanının eğitimine verilmesi gereken önem ve çaba yıllardır göz ardı edildi. Görünmeyen ellerin marifeti ile halkımız “tercihen cahil bırakıldı.” Bu ifade kırk yıldır tekrarladığım bir ifadedir. Ve geldiğimiz nokta, kısmen başarılı olduklarının kanıtları ile dolu. Ancak umutlarımız hiç bitmedi. Şükürler olsun ki, bu topraklarda bilimin ışığının asla söndürülemeyeceğini gösteren kanıtlar da parlamaya devam ediyor.
Eğitimdeki başarı oranlarını arttıracak en önemli ve etkin kurum eğitim kurumları. Kaynak sağlaması gereken güç ise devlet ve eğitim bir devlet politikası olmak zorunda. Ancak bizde siyaset kurumları yönetiminde. Siyaset kurumunun birinci önceliği ise oy kaygısı. Ayrıca ülkemizde hala ilkokul mezunları milletvekili, belediye başkanı hatta bakan olabilmekte. Cumhuriyetimizin yokluklar ve zorluklar içinde mücadele edilen ilk 15 belki 20 yılını hoş görür isek, sonrası 80 yılda bu konuda bir adım ilerleme kaydedilmemiş olması da tercihtir. Cehaletin kolay işleniyor, kolay kandırılıyor ve kolay unutuyor olması siyasete kaynak, siyasilerin bu kolaycılıktan oy ve rant devşiriyor olması ise cehalete kaynak olmuş bu nedenle de eğitime yapılan yatırımlar sürekli cılız bırakılmıştır. Siyasetin bir hizmet kurumu olmaktan çıkıp bir rant kurumu haline gelişi, siyasetçi diye bir meslek oluşması, siyasetçinin bizatihi kendini devlet sanması halka hizmeti lütuf görmesi ve halkın seçimden seçime hatırlanması bu tercihlerin sonucudur.
Bugün dünyada pek çok gelişmiş ülkenin uygulamaya çalıştığı yerleşim ve yaşam planlamalarının özünde bizde yıllar önce kapatılan köy enstitüleri mantığı vardır. Siyasetin kaldırdığı bu çok başarılı eğitim sisteminin, kapanış nedeni olarak milletvekili olmuş köy ağalarının “benim marabam benden akıllı mı olacak?” ve Toprak Reformu korkusunun yattığı söylenir. Bu güçlü bir bahane olsa da gerçek farklıdır. Köy enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü Bölümü 27 Kasım 1947’de, eğitmen kursları ise 28 Haziran 1948’de kapatılmıştır. ABD’nin “Truman Doktrini” kapsamında yaptığı finansal yardımların karşılığında istediği ise “5 yıllık kalkınma programları ve Köy Enstitüleri” gibi programların kaldırılması idi. Neticede Köy Enstitüleri 27 Ocak 1954’te kaldırıldı. 12 Eylül 1980 darbesi ile de bütün Halkevleri kapatılmış, ayırt etmeden orada bulunan tüm kitaplar yakılmıştı. Türk insanının eğitilmesi istenmiyordu ve bu konuda kolayca yandaş bulunabiliyordu.
21. dönem milletvekillerinin 498 adedinin yüksek okul, akademi ya da fakülte mezunu olduğu kalanların lise, ortaokul ve ilkokul mezunu olduğu Bianet adlı sitede haber olmuş.
Dünya gazetesi haberine göre, geçtiğimiz dönem aday olan, toplam 9 bin 670 belediye başkan adayının, bin 735’i ilkokul mezunu. 3 bin 834’ü ortaokul veya lise mezunu, Üniversite ve yüksek okul mezunu adayların sayısının ise 3 bin 922 olduğu yazılmış. Yüksek Seçim Kurulu’nun yayınladığı listelerde 179 adayın eğitim durumu hakkında ise bilgi bulunamamış. Kaçak inşaatlarda, değiştirilen fay hatlarında sorumlu mu arıyorsunuz?
Toplam 488 büyükşehir belediye başkan adayının 328’i üniversite veya yüksek okul mezunu. Lise veya ortaokul mezunu büyükşehir adaylarının sayısı 123. Büyükşehir belediye başkan adayları arasında 37 de ilkokul mezunu varmış.
Ülkemiz nüfusunun %3’ü halen okuma yazma bilmiyor. %24’ü beş yıllık ilkokul mezunu. %11’i okuma yazma biliyor ama hiçbir okulu bitirmemiş, % 8’i sekiz yıllık ilköğretim mezunu, %18’i ortaokul ve dengi meslek okulu mezunu. Neticede az okuyan nüfus toplamı %64. Bu kısır döngü kırılmadan yaşanılan sorunları çözmek, nafile bir çaba ne yazık ki. Eğitim devlet politikası yapılıp liyakatli ellere teslim edilmeden, toplumu yönetecek siyasilerin kriterleri doğru belirlenip, seçim sistemi demokratikleştirilmeden, ekonomiden adalete yaşadığımız onlarca sorunu çözmek hayal gibi görünüyor.