Bu hafta, yaptırımlarla sorumlu Amerikan devlet kurumu OFAC’in ülkemizi yakından ilgilendiren yeni bildirimini ve etkilerini konuşacağız.

Burada pek çok yazımızda, yaptırımların hukuki ve ticari boyutunu tartıştık. Yaptırım kavramına önceki yazılarımızda detaylıca değinmiştik, ancak çok kısaca ve eksik olsa da, “yaptırımı getiren ülkenin ilgili mevzuatına tabi kişi ve şirketlerin; belirtilen yaptırımlı ülke/olay bağlantılı kişi, şirket veya yaptırımlı ülkenin bütünüyle mal/hizmet ticareti yürütülmesinin yasaklanması” şeklinde özetleyebiliriz.

ABD ve AB’nin Rus tacirlerine karşı uyguladığı yaptırımlar, ülkemiz için avantaj ve dezavantajları olan bir program haline dönüştü. Bir yandan bu çok geniş çaplı kurallar bütünü engellere yol açarken, diğer yandan da Türk şirketler AB şirketlerinin artık Rusya ile çalışamamasının kaymağını yedi.

OFAC, 4 Eylül 2024’te yeni bir “uyarı” bildirimi yayınladı. Bildirimin başlığı: “Rusya'nın Yeni Yurtdışı Şube ve Bağlı Kuruluşlar Kullanarak Yaptırımları Aşma Girişimleri”. Rusya’da yaptırımlı olarak belirtilen işlerin, başka kişi ve şirketler kullanılarak ihlal edilmesini kastediyorlar.

Rapor başta özellikle finans sektörüne yönelik uyarılar içeriyor. Ancak finans sektörü deyip geçmemek gerek, zira yapılan her ticarette finans sektörünün ayak izi mevcut. Bugün Rus şirketler ile Türk şirketlerin ticaretinde çokça ortaya çıkan sorunlar; AB tarafından yaptırımlı ürün gruplarının Rusya’ya ihracatı, yine ithalatı AB tarafından yasaklanmış ürünlerin ithal edilmesi, gerek AB gerekse ABD tarafından yaptırım uygulanmış bankalarla ödeme alınması veya yapılması, ve yaptırımlı kişi/şirketlerle çalışılması. Her ne kadar Türkiye, AB veya ABD’nin mevzuatına tabi olmasa da, dolaylı ve ikincil yollardan neden bu regülasyonların muhatabı olduğumuzu önceden bu köşemizde pek çok defa işlemiştik. Kısacası, evet, muhatap oluyoruz.

OFAC’in yeni uyarı bildirimi da aslında tam olarak, “Rusya’dan ödeme alamıyoruz, başka ülkedeki başka bir banka ile çalışalım ama para aslında Rusya’daki bankadan gelmiş olsun” yöntemini hedef almış görünüyor. Bunun, yakın gelecekte kurumun bu gibi yöntemlerle ticaret yürüten ve aslında yaptırımlı şirketler veya ürünler ile ticaret yapan Rusya dışı üçüncü taraf ülkelere (örneğin ülkemiz) dikkatini çekeceğini bizlere gösterdiğini düşünüyorum. Önceden belirttiğimiz üzere, hukuka uygun hale gelmesi karmaşık olsa da pek muhtemel olan pek çok iş, özen göstermemek nedeniyle hukuka aykırı hale gelince; işinden çıkılamaz bir hal alıyor. Örneği pek çok kez görüldüğü gibi, sonradan, yaptırımları ihlal eden kişi ve şirketler tespit edildiğinde, bir şekilde sistemin tamamen dışına çıkarılmış oluyorlar ve hayatlarının eski hale gelmesi epey şans, zaman, masraf ve emek istiyor.