Kıymetli okurlar, hepimizin malumu üzerine dini ve milli bayramlar toplumsal kültürümüzün, dayanışmanın ve yardımlaşmanın önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Bayram günlerinde kültürel anlamda sürdürdüğümüz pek çok davranış kalıbı da pek tabi ki mevcuttur. Bu davranış kalıplarının başında hiç şüphesiz ki yardımlaşma kültürü gelmektedir.
Bayramlarda birçok ticari işletme personeline gerek para gerekse gıda yardımı yapmakta ve bu yardımların vergi kanunları karşısında nasıl bir uygulamaya yol açacağı da kafalarda soru işareti olarak kalmaktadır.
Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu ücret tanımını yaparken; işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmıştır. Anlaşılmaktadır ki; ücret kapsamına girebilecek ödemeleri neredeyse sınırsız bir biçimde çok geniş tutmuştur. Burada dikkat çeken konu, çalışana verilen para, ayın veya sağlanan ve para ile temsil edilen menfaatin ücret sayılabilmesi için hizmet karşılığı olmasıdır, verilen kıymet hizmet karşılığı değilse ücret tanımına da girmemiş olacaktır.
Uygulamada ekseriyetle; yiyecek ve içeceklerden oluşan hediye paketleri de bu tanıma göre ayni ücret olmakta ve GVK’nın 63’üncü maddesinde belirtildiği gibi hizmet erbabına verilen ayınların verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına göre değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. Verilen hediyelerin satın alınması durumunda fatura bedeli üzerinden yansıtılacak olan ücret unsuru tutarı belli olup, işletme kendi ürünlerinden bedelsiz veriyorsa verilen ürünün emsal bedeline KDV’sini eklemek ve bu tutar net tutar olarak kabul edilmek ve brütleştirilmek suretiyle üzerinden stopaj gelir vergisi hesaplanacak vergi matrahı bulunmaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 27. maddesinde “Bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrah işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücretidir” şeklinde hüküm altına alınmış, aynı maddenin 3.fıkrasında ise; “Emsal bedeli ve emsal ücreti Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunur” hükmü yer almaktadır. Buna göre teslim edilen bağış ve yardım eşyalarının emsal bedelleri belirlenerek bu bedeller üzerinden KDV hesaplanması gerekmekte olup, örneğin erzak paketlerinin emsal bedellerinin belirlenmesinde Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde yer alan emsal bedel ölçüleri dikkate alınacaktır. Bu köşe yazısı vesilesiyle mübarek Ramazan Bayramı’nın ülkemize ve insanlığa hayır getirmesini temenni eder, siz kıymetli okuyucularımızın bayramını en içten dileklerimle kutlarım.