Ekonomik krizin faturasını geniş halk kitleleri ödemeye başladı. En son kurbanlardan birisinin reel sektör olduğunu söylemek durumundayız. Bazılarınız ‘gerçek dışı ekonomik uygulamalar sürecinde stoklardan para kazanılırken, reel sektör şikayetçi değildi’ diyebilir. Ancak sonuca bakmak gerekiyor, gelinen noktada üretenin kanı çekilmektedir. İfade edilen süreç uzun bir süre sürdürülebilir değildir.

Enflasyonun düşürülmesi için kredi imkanları kısıtlandı. Tüketimden ziyade, üretimin kredi imkanları daha fazla kısıtlanmış durumdadır. İşletmeler çarklarını çeviremezse ihracat yapabilir mi?

Üretici makul şartlarda kredi sağlayıp yükümlülüklerini yerine getiremezse, mal ve hizmet tedariğini nasıl sürdürülebilir?

Her gün yeni konkordato haberlerinin nedeni budur. Mevcut üretim gücümüzü muhafaza ederek dışsatımı artırmamız gerekirken, bu uygulamalar hangi mantıkla açıklanabilir?

Zaten her geçen gün artan bürokratik iş ve işlemler, maliyet artışları, insan kaynağı, hammadde açığı v.b. sorunlar varken, bir de finansmana erişimi kesildi üreticinin.

Eğer üretim bu politikalar nedeniyle durma noktasına gelirse, daha önce tecrübe etmediğimiz bir dönemi yaşayacağımız açıktır.

Bu kadar riskli bir ortam olmasına rağmen özel sektörün sorunlarını dinleyen, çözüm arayan ne bir kurum ne de bir insandan söz edebiliriz.

Üretimin devam etmesini istiyorsak acil bir şeyler yapılmalıdır.