Elif hanım. Kim milyoner olmak ister yarışmasına katılmış. Sorulan sorulardan biri şöyle; “Üçün üç katından, ikinin iki katını çıkarırsak ne kalır.” Cevaplar a) 1 b) 2 c) 5 d) 23
Elif hanımın ilk tepkisi “Korktuğum başıma geldi” şeklinde. En başarısız olduğu konunun matematik olduğunu söylüyor. Sunucu ise Elif Hanım bu cebir, trigonometri falan değil, temel matematik. Soruyu dikkatli okuyun lütfen şeklinde yardımcı olmaya çalışıyor. “Hani pazara gitseniz tanesi 3 liradan 3 portakal alsanız kaç lira gibi düşünseniz kolay” diyor, ama nafile.
Elif hanım süre bitiyor uyarısı üzerine telefon jokerini kullanmak istiyor. Arkadaşı Fırat’ı arıyor. “Fırat İTÜ mezunu İnşaat Mühendisi, bunu bilir eminim” diyor. Fırat bağlanıyor. Elif Fırat’a soruyu okuyor. Fırat cevap veriyor. “25, hayır hayır pardon 23.” Elif teşekkür ediyor.
Bu video sosyal medyada çokça paylaşılıyor. “Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” Çok doğru. Hele ki umudumuz gençlerimizin eğitimi çok değerli.
İTÜ mezunu Fırat kardeşim. Senin insanların yaşayacağı, çalışacağı mekanların statik projelerine imza yetkin var. İnsanların güvenliği için Betonarme hesapları yapacak, yaşama dokunacaksın. Senin mezun olduğun İTÜ memleketimizin en eski teknik üniversitesidir. 1773 yılından bu yana çok kıymetli mühendisler, mimarlar yetiştirmiş bir milli değerimizdir. O değere her anlamda sahip çıkılması, isminin yükseklere taşınması ve geleceğe aktarılması önemli bir görevdir. Umutlarımızı yüksek tutmalısın. Mühendis olmak için diploma gerek şarttır ama yeter şart değildir. Eğitim ömür boyunca bitmez.
Geçenlerde de sosyal medyada bir başka soruya verilen cevabı izlemiştim. Soru şöyle; “Türkiye’den çalınıp yurt dışına kaçırılan Mısır Piramitleri konusunda ne diyorsunuz.” Hepsi üzüntü veren komik ama bir o kadar da acı ve umutları kıran cevaplardı. Ancak takım elbiseli bir gencin cevabı eğitim geldiği noktanın açık anlatımı idi. “İşin içinde Gümrük olmalı. Aksi halde kaçıramazlar piramitleri. Olayı iyi incelemek lazım” dedi. Mesleği soruldu bu gence ve alınan cevap akıllara zarardı. Gencimiz, Tarih Öğretmeni olduğunu söyledi.
Bu çarpıcı örnekler biraz ekstrem görünebilir. Ancak ne yazık ki, özellikle son 25 yıldır ülkemizdeki eğitim kalitesi her gün biraz daha geriye doğru gitmekte. Bir profesörün çıkıp “Bu ülke için hayırlı olan okumamış, cahil insanlardır” demesi bakış açısının geldiği noktayı, Millî Eğitim Bakanlığının sivil toplum örgütleri diyerek Dini Vakıflarla yaptığı mutabakat ise uygulamanın geldiği noktayı işaret etmektedir. Uluslararası değerlendirmelerde Türkiye’nin her yıl daha gerilere düşmesi ve içerde gençlerimizin eğitim kalitesinde gözlenen gerileme ise yapılan tercihlerin ülkemiz ve geleceği adına ne kadar umut kırıcı olduğunu, bilim ve fenden ne kadar uzaklaştığımızı gösteriyor.