Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü geçirdiğimiz geçen haftanın üstüne, pek çok kadın ödül törenleri, etkinlikleri farkındalık çalışmaları yapıldı. Herkes 8 Mart’ı ve haftasını kutladı. Her şirket ve kurum sosyal medyasında kutlama paylaşımları yaptı, kadın çalışanlarına çiçekler verdi. Hem gününde hem haftasında etkinlikler devam etti. Peki ya 9 Mart, ya 14 Mart haftası?
Öncelikle bugünün kadın olunduğu için kutlanan bir gün olmadığını, hediyelerin alınacağı, kadınların yemeklere götürüleceği bir gün olmadığını bilmek gerekir hem kadınlar hem erkekler olarak. Artık pek çok yerde konuşuluyor ama ben yine de Kadınlar Günü kutlanmasının sebebini bir kez daha belirtmek isterim; bu özel gün, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda varlıklarının güçlenmesi için, iş hayatında ve sosyal hayatta sayı olarak çok gerilerde kalmış kadınları teşvik etmek, bunun için mücadele etmiş ve var olmuş kadınları takdir etmek ve en önemlisi erkeklerle eşit şartlarda çalışma olanaklarına sahip olmak için hem kadınlarda hem erkeklerde farkındalık yaratılmak amacıyla gündemde olması gereken bir gündür. Çıkış noktası çok da trajik bir olaydan dolayı olmuştur. 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması sırasında çıkan yangında, işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can vermiş, bu olaylardan 52 yıl sonra (1910), 1857’de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl “Kadın Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
Geçen hafta kullanılan “kadınlar başımızın tacı”, “kadınlar bizim çiçeklerimiz”, “kadınlar iş hayatının rengi” gibi onore edici sözler için teşekkür etmekle birlikte beklenen şeyin, kadınlara iş hayatında, sosyal ve siyası hayatta daha çok yer verilmesi, eşit şartlarda çalıştırılmasıdır. Biraz daha baskın bir gün olarak vurgulanmasının sebebi elbette ki istenilen seviyelere ulaşılamadığı için daha çok göz önünde olmaktır. Burada kadınlara karşı pozitif ayrımcılık beklentisi biraz da bundan kaynaklı. Ben de bir kadın olarak diliyorum ki, bunların artık konuşulmadığı kadın erkek ayrımının olmadığı bir düzen içerinde var olalım. İş hayatında kadın olmanın ve erkek olmanın getirdiği farklı avantajlar vardır ve beraber çalışıldığında bu avantajlar birleşerek daha güçlü bir yapı oluşturacaktır. Yoksa iş hayatında işini layıkıyla, emek vererek yapan ve günü geçirmek için iş yapan insanlar vardır. Burada en önemli şey cinsiyet fark etmeksizin işini iyi yapan, kendini geliştirmiş her kişiye aynı iş ve kariyer fırsatı tanınması, eşit şartlarda, eşit olanaklar sunulmasıdır.
Hafta geçmişken bu düşüncelerimi paylaşmak ve sadece bir gün değil her gün bunun farkında olunması gerekliliği bilinciyle buluşlarda kadın verilerini paylaşmak istedim. Buluşlarda kadınlar ne durumda biraz onu araştırdım. Her geçen gün kadın buluşçu sayısının arttığını gördüm, Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü (WİPO) de bununla ilgili bir veri yayınlamış. Verilere göre dünyada en fazla kadın buluşçuların yer aldığı ülkelerin başında İspanya geliyor. Sonrasında Çin ve Güney Kore gelirken, Türkiye ise dördüncü sırada yer alıyor. Bu sıralamada çok gurur verici bir yer. WIPO verilerinde, özellikle Uluslararası Patent (PCT) başvurularının yer aldığı kısımda toplam başvurular içerisinde kadın buluşçuların oranı 2006’da yüzde 16,5 iken 2021 PCT başvurularında bu oran yüzde 35’e çıkıyor. Kadın mucitlerin başvurularının bir iç analizi de yapılmış. Bu duruma göre yüzde 17’si bireysel, yüzde 24’ü kamu araştırma kuruluşları, yüzde 23’ü üniversiteler, yüzde 16’sı çalıştıkları işyerinde buluşçu olarak tanımlanmış gözüküyorlar. Kadın mucitler genellikle biyoteknoloji, ilaç, organik kimya, biyolojik malzemeler gibi alanlarda buluşlar yapmışlar. Genel olarak internette yaptığım Türkiye’de kadın buluşçularla ilgili araştırmamda da karşıma daha çok tıp alanında yapılmış buluşlar çıkıyor ve bunlar Türk buluşçular olmasına rağmen daha çok yurt dışında çalışıyorlar. Buluş yapma ve patent tescili bilincinin arttırılmaya çalışıldığı bu dönemde bununla ilgili yapılan çalışmalarda, aynı anda kadınların buluş yapmaya daha çok teşvik edileceği destekler olması gerektiğini düşünüyorum. Kadın buluşçularda devlet destek oranları daha yüksek olmalı ve Ar-Ge departmanlarında kadın çalışan sayısı arttırılmalı. Diğer ülkeleri de değerlendirmek için WIPO verilerini de buraya koyalım. İyi haftalar dilerim