Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini yayınladı. Buna göre Türkiye’de yıllık tüketici enflasyonu, 2002 enflasyon rakamlarının yaklaşık iki misline çıkarak yüzde 54,44 seviyesine, üretici enflasyonu ise son 27 yılın rekorunu kırarak yüzde 105,01 seviyesine yükseldi.
Tüketici fiyatlarıyla üretici fiyatları artışı arasındaki makas da yeni rekor seviyeye yükseldi. Yani TÜİK’e göre üreticinin maliyeti yüzde 105 arttı ama satış fiyatları yüzde 55 arttı. Bir garip ticaret içindeyiz. Bu sonuçlar yeni zamların habercisi. Üretici bazında enerjide artışlar yüzde 200’ü aştı. Son bir yılda motorin tüketici fiyatlarına yüzde 198, Benzin tüketici fiyatlarına yüzde 158 oranında zam yapıldı. Son 10 gündür bu ürünlere neredeyse her gün büyük miktarlarda zam yapılmakta. Motorinin litre fiyatı 20 TL’yi aşmış durumda. Ve durmayacak gibi.
Enflasyon araştırma gurubu ENA Grup tarafından detaylı şekilde yapılan açıklamaya göre ise şubat ayı verilerine göre çıkan yıllık tüketici enflasyon oranı yüzde 123,80. Bu doğru ise hiperenflasyon tehlikesi ile yüzleşme riski artıyor.
Bilgi kirliliği ve fırsatçılık hat safhada. Vatandaş enflasyon uzmanı oldu. İncelenen faturalar, alışveriş fişleri ile kafayı yemek üzere. Kuzeyimizdeki Savaştan önce hükümetten gelen açıklamalar, birkaç ay içinde düzelmenin başlayacağı şeklinde idi. Gelişmeler ise tersine. Bu açıklamaların üzerinden aylar geçti. Savaş başladı. Geçen hafta yapılan açıklama da benzer mahalde “Yaz aylarının başında enflasyon düşmeye başlayacak.”
Ne defalarca geçmişte kalan, düzelme vaatlerinin neden gerçekleşmediği ne de yaz ayları başında ne olacakta da düzelme başlayacak konusunda herhangi bir açıklama yok. Ama pek çok yurtiçi ve yurtdışı kurum Türkiye’ye ilişkin ekonomik öngörülerini güncelledi. Bunların önemlilerinden birisi Morgan Stanley, Türkiye’nin yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 38,8’den yüzde 46,1’e yükseltirken, büyüme tahminini yüzde 3,5’ten yüzde 3’e düşürdü. Kurum 2022 yılı cari açık beklentisini ise 9 milyar dolardan 28 milyar dolara yani 3 misline çıkardı. Şu anki gidiş ise keşke bu rakamlarda kalabilse dedirtecek kadar kötü. Kırk beş yıldır iş alemindeyim, çok kriz yaşadım, böylesini görmedim. Allah sonumuzu hayır etsin.
Biraz ekonomiyi ve dünyada yaşananları takip eden herkes, ham petrol fiyatlarının her gün rekor tazelediğini, doğal gaz fiyatlarının bütün dünyada arttığını, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle turizm gelirlerinde en az üçte bir düşüş olabileceğini, buğday fiyatlarının şimdiden yüzde 30 arttığını, aynı miktarda ithalat için daha fazla döviz ödeneceğini, dövizin giderek kıtlaşacağını bu nedenle döviz fiyatlarının artacağını öngörebiliyor. Aşırı ekstrem gelişmeler olmaz ise bu olasılıklar çok yüksek. Enerji fiyatları bütün dünyada yükseliyor. Dünyada pek çok sorun olduğu gerçek ama bu gelişmelerden en fazla etkilenen ülkeler arasında ön sıralarda olduğumuz da gerçek. Çünkü ithalatı giderek daha büyük rekorlar yapan bir ülke olduk ve en ciddi sorunumuz devamlı büyüyen cari açık.
Ancak hükümet yaz ayları başında bir düzelme olacak diyorsa, mutlaka bir bildiği, bir beklentisi, bir planı olmalı ve gerek vatandaşlar gerekse piyasalar ayakları yere basan bir açıklamaya muhtaç. Güven şart çünkü provokatörler boş durmuyor. Ekonominin bütün dinamikleri şartları, beklentileri, hükümetin ekonomik tavrını, görecek, bilecek ve buna göre kendi planlamasını yapacak ki ayakta kalsın. Ülkenin ekonomik dinamikleri ayakta kalamazsa biteriz. Çok net. Yönetenler yol göstermez, güven sağlamazlar ise, korunmak için yapacak tek şey küçülmek olacaktır. Bu geriye gitmek, birikimleri kaybetmek, daha çok işsiz insan, daha az vergi, daha fazla sosyal sorun demektir. Tarım mutlaka ve derhal teşvik edilmeli, Zeytin mutlaka korunmalıdır.