21. yüzyıl her yönden ilginç, beklenmedik, hesaplanamayan gelişmelerle başladı ve sürüyor. Öncelikle; siyasal ve sosyal gelişmeler, teknolojik yenilikler her geçen yıl, hatta her geçen gün yaşamımızı etkileyecek, gündemimizi değiştirecek farklı başlangıçlar getiriyor. Çin’in hızlı yükselişi, uzay çalışmaları, Arap baharı, NATO’nun genişleme stratejisi, Rusya-Ukrayna savaşı, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz araştırmaları, özellikle ülkemizi derinden etkileyen milyonlarla ifade edilen göç dalgası ve daha pek çok konu var.
Bunların önemi her gün yeniden değişiyor. Bu konularda uluslararası düzeyde pek çok önemli örgütlenmeler var. Kaynak da temin edilebiliyor. Ancak sorunlar çözülmek şöyle dursun, giderek büyüyor ve yaygınlaşıyor. Bazıları kilitleniyor. İletişimdeki ve ulaşımdaki hızlı gelişmeler nedeniyle tüm dünya ülkeleri ve vatandaşları anında görsel ve işitsel olarak olaylardan haberdar oluyor ve etkileniyor. Fikir oluşturuyor.
Gelişmelerden bazıları olumlu başlarken, özellikle yaşadığımız dünyayı derinden etkileyen sonuçlar doğuruyor. Özellikle plastik teknolojisindeki gelişmeler, ambalajlama ihtiyaçları; etkin bir çevre sorunu yarattı. Kimyasal ve biyolojik kirlilik, özellikle hava kirliliği bazı bölgeleri yaşanması zor hale getirdi.
Bu olumsuz etkenlerden birinin kaynağı ulaşım. Fosil yakıtların kullanımının yarattığı çok yüksek miktardaki gaz emisyonu, bu konuya bir çözüm bulunmasını zorunlu kıldı.
Bulunan çözümler; toplu ulaşımın yaygınlaştırılması, yerleşim, bunların gelişimi ile ilgili planlamalar, doğal kaynakların planlı, dengeli ve tasarruflu kullanımına artık daha fazla önem verilmesi üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Sınırlamalar ve cezalar oluşturuluyor.
Peki bunlara uyuluyor mu? Maalesef hemen evet diyemeyeceğim. İnsanların gelir düzeyi yükselince ve yaygınlaştıkça talepler de farklılaşıyor. Bir tüketim çılgınlığı oluşuyor ve ortaya çevre sorunları çıkmaya başlıyor. Peki bu durumda ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Bizim konumuz ulaşım ve bağlı olarak elektrikli araçlar.
Aslında çoklu insan ve malzeme taşınmasında geçmiş yüzyıllarda önemli çalışmalar yapılmış. Buharlı trenlerin keşfi ve yaygınlaşması biraz meşakkatli olmuş ama gelişmesi önlenememiş. Bugün raylı sistemler olmazsa olmaz bir gerçek.
Ama bunun bir külfeti var. Nedir o? Çevre kirliliği. Bu olumsuzluk bir çözümü öne almamızı gerektirdi. Bu da elektrikli araçlar konusunda yeni gelişmeler yapmak zorunluluğu. Aslında elektrikli ulaşım araçları yeni bir olay değil. İlk motorlu binek araçları üretilmeye başlandığında elektrikli tahrik de denenmiş. Ancak petrolün o dönemde kolay elde edilmesi, rafinasyondaki gelişmeler, dünyanın pek çok yöresinde, özellikle Ortadoğu’daki petrol kaynaklarının bolluğu; fosil yakıt kullanımını kolaylaştırdı ve yaygınlaştırdı.
Ancak özellikle son 50-60 yıllık süreçte petrol konusunun pek de sürdürülebilir bir kaynak olmadığı, çok ama çok tasarruflu kullanılması gerektiği kabul edildi.
Çözüm ne? Elektrikli vasıtalar. İhtiyaç ise, motor yerine kullanılacak piller. Tüm motorlu araç üreten ülkeler bu konuda Ar-Ge çalışmalarını yoğunlaştırdı. Çünkü pillerin her şarjdan sonra kullanım süresi sınırlı. Şarj (dolum) şekli ve süresi, kullanılan pillerin yapımı için gerekli materyal, dolum istasyonlarının oluşması ve aralarındaki mesafe; birlikte incelenmesi ve çözülmesi gereken konular.
Bunlar aşılmaz şeyler değil ama zamana, kaynağa ve yatırıma ihtiyaç var. Her yatırımda olduğu gibi işin ciddi bir finans tarafı var.
Tüm bu unsurları yerine getirmek için bu sektörün bileşenleri ciddi çalışmalar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Gelinen noktadaki rakamları gelecek yazımda paylaşacağım.
Sizlere iyi bayramlar diliyorum.
Şimdilik hoşça kalın.