Geçen hafta manşetlerde bir haber vardı
“Muğla İkizköy’de bir firmanın maden ocağı işletilmesi için kamulaştırılmış alanda sökmeğe, nakletmeye çalıştığı zeytinlere bölge halkı karşı çıktı…’’ Aslında bu haber, halkımızın zeytin varlığımıza sahip çıkması açısından çok değerli, daha önce bu tür alanlarda acımasızca kesilen ağaçlara bölge halkının karşı çıkması sayesinde artık kesmeye cesaret edemiyorlar, naklediyorlar, ama halkın buna da karşı çıkması, ülkemizin altın değerinde doğa varlığı zeytinine sahip çıkması da çok değerli…
Gelin sadece zeytine değil, tüm doğa varlıklarımıza sahip çıkmanın önemini önümüze serelim, bir örnek vererek;
ABD, Texas Üniversitesi’nde bir gurup gönüllü oluşturdukları bir bahçede özel bir tür çam ağaçları dikerek atmosferden karbon emme eylemine başladılar. Görüntülerine bakmak güzel olsa da, bu ağaçlar büyük bir amaca hizmet ediyor, ama bu kadarla da kalmıyorlar, çevrelerine daha fazla bitki ekerek, otlakları ve sulak alanları eski haline getirerek, doğaya dayalı iklim çözümleri peşinde koşuyorlar, böylece dünya atmosferinde milyonlarca ton CO2’i emdirerek küresel sıcaklık artışını tersine çevirebiliriz, diyorlar. Bu gibi doğal çözümler doğru bir şekilde uygulandığı takdirde, dünyanın 2030 hedefine ulaşması için gereken karbon salınım azaltmasının %37’sini karşılayacağı tahmin ediliyor.
Dünya liderleri Birleşmiş Milletlerin iklim eylemi üzerine düzenlediği yıllık Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’
nda bir araya geldiler, onların da gündemlerinde doğal iklim çözümleri vardı, bu çözümlerde yurttaşlarla kol kola girmek vardı, zira yurttaşlar zaten bu yolda harekete geçiyorlardı.
Kulağa çok basit veya kolay gelebilir, bu nedenle doğa temelli çözümler iklim değişikliği konuşmalarında sıklıkla unutulur. Ancak iklim değişikliği çözümlerinin çoğunun devasa hükümet eylemleri ve trilyonlarca para harcama gerektirdiği bir çağda, bu tür doğal iklim çözümlerinin varlığının değeri yadsınamaz.
İklim değişikliği sorununu
ele almak için ülke yönetimlerinin politikalarına gereksinim duyulsa da, çözümdeki etkinliği belirleyecek en büyük etken yerel topluluklarda, halkta yatmaktadır, diğer bir deyimle, çözüm bizim yaşam tarzımızda yatmaktadır.
Vatandaşların yaşam çevrelerine daha dikkatli bakmaları, ilgi duymaları iklim değişikliği ile mücadelede çok değerlidir. Yaşadıkları ortama ağaç dikerken, sadece çevreyi zenginleştirmekle kalmayıp, on yıllar sonra, o bireysel eylemlerinin gelecek nesillere nasıl bir fayda sağlayacağının da farkına varmaları güzel bir duygudur. İşte bu duyguyu daima canlı tutmak için ağaç dikin, kendi bahçenizi kurun, çevrenizi yeşillendirmek için gönüllü olun, bireysel olarak atacağınız adımlar çevrenizce desteklendiğinde doğal iklim çözümleri canlanır, iklim değişikliği ile mücadeleye güç verir.
Fırsat buldukça içinde yaşadığınız, çocuklarınızla beraber güzel vakit geçirdiğiniz
Botanik Park ve Hayvanat Bahçemize bir de bu bilgiler ışığında bakalım, toplamda 650 dönümü aşan alanda yüzlerce tür çok özel ağaçlar ve bitki ve çiçek türleri yaşıyor, biz hiç farkında olmuyoruz ama o ağaçlar ve bitkiler, bizim ve yer küre üzerinde yaşayan varlıkların
yaşam geleceğini garantiye alan, iklim değişikliğini frenleyen milyonlarca ton CO2’i emiyorlar, atmosferden yok ediyorlar. Çevremizde çeşitli vesilelerle, yeni yerleşimlerle, her nevi inşaat yapımlarıyla, maden ocağı açılımlarıyla ve benzer vesilelerle kestiğimiz, zarar verdiğimiz, yok ettiğimiz ağaçlarımızı, hele hele çok değerli zeytinimizi, yeşil varlıklarımızı bu gözle değerlendirelim, onları ortadan kaldırmakla sadece önümüzdeki güzellikleri yok etmediğimizi, gelecek nesillerimizin bu topraklar üzerindeki yaşam koşullarını da zorlaştırdığımızı, unutmayalım. Bu nedenle, yer yönetimlere, inşaat yapanlara, madencilere ve de herkese sesleniyorum, çalışmalarınızın yürümesi için sakın önünüze çıkan, size engel olan ağaçları kesmeyin, budayın, nakledin, onlar yeni ortamlarına hızla uyum sağlayacaklar ve yaşamlarına devam edeceklerdir. Bunları tecrübeme dayanarak yazıyorum, ben Bademli’de OLEA43 projesinde yer alacak evlerin yerleşeceği alandaki zeytin ağaçlarını budatıp inşaat alanının kenarına naklettirdim, bina inşaatları bittikçe de her evin bahçesine üçer adet zeytin naklettirdim, şimdi hepsi canlı, evlerde yaşayanlar her yıl ürettikleri zeytinleri tüketiyorlar, bu tecrübemi her vesile ile yazıyorum, ilgililere hatırlatıyorum.
İlgililer derken, yerel yönetimlere bir öneri sunuyorum, gelin inşaatlar nedeniyle ağaç kesimini yasaklayan ve de naklini öneren imar kararları alın ve yakın denetleyerek uygulamaya sokun.