Bursa’da her şey var; sanayi, tarım, turizm, hizmet sektörleri, kültürel ve coğrafi zenginlik. Her şeye sahip olmanın bir zayıf tarafı oluyor. Bursa bir konuda “en” olamadı maalesef.

Günümüzde şehirler bu kadar geniş perspektifte iddialı olmadan da sadece bir bina ya da bir fuarla bile dünyada bir yere gelebiliyor.

Demek ki; sahip olduğumuz değerleri bilerek onları güçlendirerek Bursa’mızı hak ettiği yere getirebiliriz.

Mesela, katma değer yaratacak bir turizm merkezi olmak için ne yapılabilir? Son yıllarda Arapların ilgisinin azalmaya başlamasıyla Bursa turizmi olumsuz etkilenmiştir. 

Bursa’ya Batı’dan turist neredeyse gelmemektedir. Dedelerinin yaşadığı yerleri görmek için günübirlik gelen Yunanlıları ihmal ederseniz, Bursa’ya Avrupa’dan insan gelmediği söylenebilir.

Bunun birçok nedeni vardır, ancak biz mevcut şartlarda onlara ne sunabiliriz, onun cevabını bulmalıyız?

Bugün dünyanın cazibe merkezi olmuş şehirlerde plak çalar, teyp çalar, radyo cihazlarının sergilendiği müzelerde insan kuyrukları yaşanabiliyor.

Oysa bu topraklarda MÖ 600 yıl önce yaşamış medeniyetlere ait eserlere ulaşmış vaziyetteyiz. Böylesi bir hazinenin Bursa’da olduğunu ne bir Bursalı, ne de bir yabancı biliyor.

1900’lerin başından beri toprağın altından çıkardığımız bu eserlerin sayısının 25 bin olduğu ifade edilmektedir. Peki bu eserlerin kaçını sergileyebilmekteyiz?

 İki bin civarında eser sergilenebilmektedir.

Durum budur; Bursa insanların kolayca ulaşabileceği tüm eserlerini sergileyebileceği, gururla dünyaya tanıtacağı bir arkeoloji müzesine ihtiyacı vardır. Bu şekilde hem sahip olduklarımıza gerekli değeri vereceğiz ve onlardan kazanç sağlayacağız.

Mevcut Müze’ ye kaçınız gitti bilmiyoruz ancak bu haliyle bir üniversite sergi salonun gerisindedir.

Yıllardır bu konunun doğru dürüst gündeme getirildiğine şahit olmadık. Gereksiz birçok yere ne paralar harcandığı tüm hemşerilerimiz biliyordur.

Bugün Bursa’nın hak ettiği bir arkeoloji müzesi yapın sonrasında kendiliğinden şehrimizin ziyaretçi potansiyeli değişecektir.

Böylesi topraklarda yaşayıp bu kadar imkansızlılar içinde yaşamayı kimse mantıkla açıklayamaz.