2025 kimse için kolay olmayacak. Çalışan, işveren, memur, emekli…
Bu noktada hayatın en zor olacağı kesim dul, yetim maaşı alanlar ve Bağ-Kur emeklileri.
Hani şu hayatını riske atarak iş kuran, hayatı vergi ve SGK primi ödeyerek geçen ve çoğunlukla bakım merkezlerine kabul edilmek için sıra beklerken perişan şekilde vefat eden esnaflar…
Eskiden iş sahibi olmak hem bir prestij, hem de bir gelecek garantisi şeklinde algılanırdı. Artık iş sahibi olmak bir risk, karanlık bir gelecek demek.
2025’le birlikte iş sahibi olmak daha zorlaşıyor. Riskler, yükümlülükler ve olası getirilere bakılarak yapışacak bir değerlendirmeyle işveren olmanın anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır.
Bugünün dünyasında ya zengin doğal kaynaklara ya da yüksek teknolojiye sahip olacaksınız; bunların dışında refaha ulaşmak mümkün değil. Ülkemizin insan emeğine dayalı, katma değersiz üretim kapasitesiyle yaratabileceği bir değer kalmamıştır. Üretim üzerine her geçen gün dikte edilen yeni yükümlülüklerle varlık gösterebilmesinin imkanı yoktur.
İş insanlarımız dünyayla rekabet ederken, kamuyu tam anlamıyla finanse eder hale gelmiştir. Her geçen gün daha önce akla gelmemiş uygulamalarla zaten yetersiz olan özel sektörün sermayesi kamunun giderleri için sarf edilmektedir.
Bu tabloya bakınca 2025’ ten ümitvar olamıyoruz. Yıllarca büyük emeklerle yaratılan sermayeler kamunun verimsiz harcamaları için heba edilmektedir.
Milletimiz kadar devletine sadık ve tepkisiz insan grubu bulmak mümkün değildir. Bu hasletin yanlış tercüme edilmesi toplumumuzun faydasına değildir.