Üniversiteyi bitireli neredeyse kırk yıl olacak. Hâlâ zaman zaman kâbus görürüm. Sanki başarısız olmuşum ve okulu bitirememişim. Ter içinde uyandığım çok olmuştur. Demek ki ne kadar içime yer etmiş.
Bir dersten çok çektim. Aslında bir hocadan çok çektim diyeyim. Bir türlü soru sorma biçimini anlayamamıştım. Herkesten fazla biliyordum ama bu sınav başarısına yansımıyordu. Okulu mutlaka dört yılda bitirmek zorundaydım. Zaman kaybedemezdim. Hâl böyle olunca insan kasılıyor, bazen bildiğini bile unutuyor.
Geçen hafta Portekiz-Slovenya maçını izledim. Tecrübeli sunucu Levent Özçelik maçı nefis anlattı. Bir ara Ronaldo’nun aynı zamanda bir diyetisyen de olduğunu söyledi.
Gerçekten de Ronaldo olmak kolay değil. Bir biyonik adam gibi. Ama o da insan. Son zamanlarda gol atamasından dolayı çok gergin. O akşam da öyleydi. Dört frikik ve bir penaltıyı değerlendiremedi. Her vuruştan sonra göğe bakıyor, bir şeyler söylüyordu. Görülüyor ki Tanrı ile konuşuyor. Neden diyor, ne var diyor, neden olmuyor diyor. Allah’tan penaltı kaçırmasına rağmen takımı kazandı ve bir üst tura geçtiler. Takımı kazanamayıp elenseydi başarılı futbol hayatı çok kötü bitecekti.
Sen yıldızsın, en iyi sensin, her şey sana bağlı hadi SEN kullan diyorlar ve sen atamıyorsun. Ne büyük bir sorumluluk değil mi?
Gelelim rakip Slovenya’ya ve onun talihsiz oyuncusu Benjamin Sesko’ya. Maçın uzatma devresinde defansa açık ara fark atıp kaleci ile karşı karşıya kalıyorsun. Bütün bir ülke nefesini tutmuş topun filelerle buluşmasını bekliyor. Vuruyorsun ve kaleci kurtarıyor.
Bildiğim bir şey var ki: Ömrü boyunca o kaleci ile karşı karşıya kalacak, vuracak, gol olmayacak ve ter içinde uyanacak. Keşke öyle yapsaydım, keşke böyle yapsaydım diyecek. Ama hiçbir şey o anı tekrar geri getiremeyecek.
Yıllar önce bir Beşiktaş maçında Takoz lakaplı Recep Çetin kendi yarı sahasından topu uzaklaştırmak için topa öyle bir vurdu ki o top gitti gol oldu. Ve Beşiktaş yabancı rakibini eledi. Bu bir kere olur. Oysa Slovenyalı futbolcu topa ne güzel vurmuştu. Ama kaleci de çok iyi kurtardı. Birini başarılı kılan hayat diğerini o akşam başarısız kılmıştı.
Ömrümüz başarı ve başarısızlıklarla dolu. Fakat ne başarı ne başarısızlık sürekli olamaz. Yadsınamaz bir gerçek var ki o hiç değişmiyor. Çalışmak, uğraşmak ve disiplin insanı çok büyük bir olasılıkla başarıya götürüyor.
Çalışırsak umutlanabiliriz. Aksi halde o top o kaleye en fazla bir kez girer.
Çalıştık yine de olmuyorsa artık önümüzdeki maçlara bakacağız.