Türk lirasının geldiği nokta; şirketlerin globalleşmesinin, katma değerli üretimin ve ithalata dayalı olmayan ihracatın gelişmesinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle son zamanlarda hizmet ihracatı da ön plana çıkıyor. Türkiye ile Almanya arasında var olan İstisna Akdi Anlaşması; Türk şirketlerin Almanya’da iş alırken Türkiye’de kayıtlı işçilerini Almanya’ya götürmesini ve işi gerçekleştirmesini sağlıyor. Son zamanlarda tekrar ilgi çeken bu düzenlemeyi inceleyelim.
Anlaşmanın ana konusu esasında müteahhitlik işleri değil. Teknik müşavirlik sunulan pek çok sektör faydalanabiliyor. Ancak genellikle müteahhitlik işlerinde tercih ediliyor. Almanya’da asgari ücret aylık 1500 Euro’dan fazla olduğu -ve o ücretle çalışanın da zor bulunduğu- için, haliyle Türk çalışanlardan oluşan ekibin gideri epey düşük kalıyor ve Alman şirket, işi Türk şirketine vermeyi tercih edebiliyor.
İstisna Akdi Anlaşması bu noktada devreye giriyor. İş sahibi ile yüklenici arasındaki istisna akdinin oluşturulması, çalışanlarla belli tip sözleşmelerin imzalanması, adam/ay planının oluşturulması ve diğer detaylı prosedürlerin tamamlanmasıyla; Türkiye’de kayıtlı çalışanınızı belli bir süreliğine Almanya’ya götürebiliyorsunuz. İstisna akdi işçisi sıfatıyla kendisine vize, çalışma izni veriliyor. İşlemlerde Almanya’daki yetkili birim ise, Stuttgart Çalışma Ajansı. Bu ajans, işçi için Werkvertrag Arbeitnehmer Karte (İstisna Akdi İşçi Kartı) hazırlıyor. Prosedürün Türkiye’deki ayağını ise İşkur aracılığıyla yürütüyorsunuz.
Türkiye’ye bu anlaşma kapsamında sene başına 7 bin kişilik kota sunuluyor. Ancak kotanın pek çoğunun kullanılmadığını biliyoruz. Bunun sebebini hem konunun yeterince bilinmiyor olması, hem de sürecin “oldukça” karmaşık ve bürokrasi içerir olmasına bağlayabiliriz. Ancak uygulandığında hem Alman şirket için maliyet avantajı, hem de Türk şirket için hizmet ihracatı ile döviz kazancı sağlıyor.
Alman şirketlerin de tercihi, genellikle inşaat işlerine yönelik oluyor. Zira işin bitiminden sonra düzenli teknik kontrol gerektiren işlerde, daha ziyade işçilerin serbest dolaşım hakkı bulunan AB ülkelerini tercih ediyorlar (ileride aniden teknik personel gerektiğinde Türkiye’den personeli çağırmak sorun olabiliyor). Ayrıca Almanya’nın teknik standartları ile başa çıkabilmek de başka bir konu.