31 Ekim-12 Kasım tarihlerinde Glasgow’da gerçekleşen COP26 iklim konferansı, müzakerelerde anlaşma sağlanamadığı için 13 Kasım Cumartesi gecesine kadar uzadı. Maalesef istenen beklentilerin karşılanamadığı ve hayal kırıklığı ile sonuçlanan başka bir zirve olarak tarihte yerini aldı. Uzun tartışmalardan sonra 26. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) ülkeler sonunda bir anlaşma metni üzerinde uzlaştılar.
Delegelerin uzlaştığı noktalarda zirvede alınan kararların ulaşımdan tüketim alışkanlıklarına, finans sektöründen düşünme biçimimize kadar pek çok konuda değişimi gerektireceğini söylemek mümkün…
Anlaşmanın kritik başlıkları;
Emisyon Azaltımı
Ulusal Katkı Beyanı olarak da bilinen 2030’a kadar emisyonları azaltmayı hedefleyen mevcut ulusal planlar, sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak için yetersiz kalıyor. Müzakere sürecinde yayımlanan bir analize göre mevcut planlar 2,4 derecelik felaket bir ısınmaya yol açacak.
Zirvede yalnızca bir büyük emisyon kaynağı -Hindistan- yeni bir ulusal katkı beyanı bildirdi. Bu nedenle beyanları 1,5 derece hedefine uygun hale getirme işi Glasgow sonrasına kaldı.
2022 sonuna dek taraflar Paris İklim hedefleriyle paralel ve 2030 yılındaki azaltım planlarına yönelik ulusal katkı beyanlarını güncelleyecekler. Ulusal Katkı Beyanlarının gözden geçirilmesi sorunu, gelecek yıl Mısır’da yapılacak olan COP27 ve sonraki yıl gerçekleşecek COP28’in gündeminde olacak.
Kömür
Kömür en kirli fosil yakıt ve Uluslararası Enerji Ajansı, acilen kömürden çıkılmazsa dünyanın ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama hedefi içinde kalma umudu olmayacağını belirtti. Bu hedefe ulaşmak için, mevcut 8 bin 500 kömür enerjili santralın en az %40’ının kapatılması ve yeni santral açılmaması gerekiyor.
Glasgow’da en çok tartışılan konulardan biri kömürle çalışan elektrik üretimini “aşamalı olarak azaltma” taahhüdü oldu.
Aralarında Polonya, Vietnam ve Şili’nin de bulunduğu büyük kömür kullanıcılarını içeren 40’tan fazla ülke kömürden uzaklaşmayı kabul etti. Glasgow İklim Anlaşması, BM sürecinde ilk defa kömüre atıfta bulunulmuş oldu. Ancak, anlaşma, petrol veya gaz gibi diğer fosil yakıtları kapsamıyor.
Uyum ve Finansman
2009’da zengin ülkeler, emisyonlarını kesmeleri ve iklim krizinin etkileri ile mücadele edebilmeleri için yoksul ülkelere 2020’ye kadar en az 100 milyar dolar aktaracağı taahhüdünde bulunmuştu. Ancak 2019’a kadar (veri bulunan olan son yıl) yalnızca 80 milyar dolara ulaşıldı.
130 trilyon doları kontrol eden yaklaşık 450 finans kuruluşu, yenilebilir enerji gibi temiz teknolojileri ve fosil yakıt dışındaki doğrudan finansmanı desteklemeyi kabul etti.
Kayıp ve Hasar
Kayıp ve hasar, iklim krizinin önlenemeyecek veya uyum sağlanamayacak kadar yıkıcı olan tahribatları (Fırtınalar, kasırgalar veya alçak alanların fırtına dalgaları ile su altında kalması gibi) ifade ediyor. Gelişmekte olan ülkeler, bütçelerini esneterek iklim krizinin yol açtığı hasarı onarmak için zaten çok fazla para harcadıklarını söyleyerek gelişmiş ülkelere iklim hasarı için tazminat çağrısını gündeme getirdiler. Birçok gelişmekte olan ülke, kayıplar ve hasarlar için bir fon mekanizması ile COP26’nın bir adım daha ileri gitmesini umuyordu ancak beklenen olmadı.
Bu anlaşmanın iklim için bir kazanım olup olmadığını zaman gösterecek…