Son dönemde pandemi ile birlikte en çok konuştuğumuz konu İklim değişikliği oldu. Yaşanan felaketler, hava olayları, kuraklık vb. pek çok konu ile ilgili tecrübeler yaşadık. Peki iklim değişikliğini ne kadar biliyoruz? Ne kadar önemsiyor ve takip ediyoruz? Pek çok bilimsel açıklamalar, farkındalık çalışmaları ve eğitimler düzenleniyor ama topluma ne kadar etki ediyor, ulaşıyor konusunda yapılan çalışmalar bu sorulara ışık tutuyor. Sizlere bu hafta 2021 yılı için yapılan bir çalışmadan bahsedeceğim. Çalışma Türkiye’nin 31 ilinin merkez dahil 117 ilçesine bağlı 186 mahalle ve köyünde 3634 kişiyle hanelerinde yüz yüze görüşülerek, 9 soru yöneltilerek gerçekleştirilmiş. 
Araştırma sonuçları iklim krizi konusunda bilinç artsa da taraf olduğumuz Paris Anlaşması’nın bilinmediğini gösteriyor. Sadece %25’lik bir kesim anlaşma hakkında bilgisi olduğunu söylerken, %24 ise mecliste onaylandığını bildiğini ifade etmiş. Hem anlaşma hakkında bilgisi olan, hem mecliste onaylandığını bilen, hem de meclisinin kararını destekleyenler toplumun sadece maalesef %14’ünü oluşturduğu tespit edilmiş. 
Ülkelerin Paris Anlaşması’nın 1.5 derece hedefini tutturabilmesi adına 2030 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını 2010 seviyelerine göre %45 oranında azaltmaları gerekiyor. Ancak mevcut planlar çerçevesinde emisyonların 2030’a kadar yaklaşık %14 artacağı tahmin ediliyor. Ülke olarak bizim de 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefimiz var. Ancak bu konuda bilgi sahibi olanların oranı sadece %17 olarak belirlenirken, yine de yurttaşların %36’sı net sıfır emisyon hedefini desteklediğini belirtmiş. Anket sonuçlarına göre toplumun %66’sı iklim değişikliği nedeniyle endişeli olduğunu belirtmiş. Araştırmaya göre, eğitim seviyesi arttıkça endişelenme durumunun arttığı görülmüş. Üniversite mezunlarının %76’sı, lise mezunlarının %65’i ve daha düşük eğitim seviyesine sahip olanların %62’si iklim değişikliğinden dolayı endişeli olduğunu belirtmiş. Ayrıca toplumun %75’i iklim krizinin insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu düşündüğünü dile getirmiş. 
Ankete katılanların %58’i iklim krizinin pandemiden daha büyük bir kriz olduğunu ve daha büyük bir tahribata yol açacağını söylerken, %35’i iklim krizinin ciddi ama koronavirüs krizi kadar acil olmadığını belirtmiş. %7’si ise iklim krizi diye bir şey olmadığını ifade etmiş. Görüşülen kişilerin meslek gruplarına göre verdikleri cevaplara bakacak olursak iklim krizinin olmadığını en yüksek oranda düşünen meslek grubunun %11 ile çiftçiler, ziraatçılar ve hayvancılar olduğu görülmüş. Bu sonuç oldukça düşündürücü çünkü kuraklık, seller, aşırı don vb. gibi iklim krizinin etkileri en çok tarımı etkiliyor. Demek ki hala çiftçimiz bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Tüccar ve iş insanı grubu, %44’lük bir oran ile, iklim krizinin koronavirüs krizine göre ikinci planda kalacağını söyleyen en büyük kitleye sahip. İklim krizinin daha büyük bir kriz olduğunu söyleyen en büyük kitle ise %71 ile özel sektör çalışanları.
Çalışma sonuçları gösteriyor ki, yaşanan gündelik hayat ve meseleler üzerinden farkındalığın ve endişenin yükseldiğini ama öte yandan da ne yapılacağı konusunda hem bilgi eksikliğinin olduğunu hem de yapılan çalışmaların strateji/uyum planlarının yeterli olmadığını gösteriyor. Yapılması gerekenler çok konuşuldu, artık eyleme geçme vakti…

*Araştırmanın tamamına https://www.iklimhaber.org/wp-content/uploads/2022/02/konda-arastirma-rapor-2021-y.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.