Kıymetli okurlar, hepimizin malumu üzerine son dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler şirket bilançolarında bazı düzeltmeleri yapma ihtiyacını doğurmuştur. Özellikle sabit kıymet kalemlerinde yer alan Türk Lirası cinsinden tutarlar aktif değerlerin ölçülmesinde yansıtılmasında gerçek değerlerinden kopuk hale gelmiştir.
Bu sebeple özellikle yurt dışı ticari ilişkilerde sunulan bilançoların ve finansal tabloların gerçek değeri yansıtması amacıyla yeniden değerleme müessesi çok büyük bir önem arz etmektedir. 7326 sayılı kanun ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31’inci maddesine altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen “Birinci fıkrada sayılan mükellefler bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar yukarıda yer alan kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden değerleyebilirler” hükmü ile yeniden değerleme hukuki bir alt yapı kazanmıştır.
Yeniden değerleme konusunda şirketleri tereddütte bulunduran husus ise yatırım teşvik belgesine bağlı indirimli kurumlar vergisi müessesinin nasıl uygulanacağı konusudur. Bilindiği üzere mali idare bugüne kadar vermiş olduğu özelgeler ile;
“Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde indirimli kurumlar vergisi uygulanacak tutar, yatırımdan elde edilen ticari bilanço karının dikkate alınması suretiyle tespit edilecek ve indirimli vergi oranının uygulanacağı kazanç, beyanname üzerinden hesaplanan matrahı aşamayacaktır
Öte yandan, tevsi yatırımdan elde edilen kazancın ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilememesi halinde indirimli kurumlar vergisine konu edilecek kazanç yukarıda belirtildiği şekilde tevsi yatırım tutarının toplam sabit kıymet tutarına bölünerek bulunacak oranın vergi öncesi kar/ticari bilanço karı ile çarpılması suretiyle hesaplanacaktır. Ancak, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın safi kurum kazancını aşamayacağı tabiidir.” Görüşlerini vererek kazanç ayrı olarak takip edilemeyip brüt satış karı ayrı olarak hesaplanabiliyorsa, müşterek giderler ve müşterek gelirlerin oranlama yöntemi ile ayrıştırılabileceği görüşüne yer vermiştir. (Yatırımdan Elde Edilen Ürünlerin Satış Maliyeti / Toplam Satış Maliyeti ) * Müşterek Giderler, (Yatırımdan Elde Edilen Hasılat / Toplam Hasılat ) * Müşterek Gelirler. Bununla birlikte tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesinin seçimlik bir hak olmayıp, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesinin esas olduğunu açıktır. Sonuç olarak yeniden değerleme sonucunda oluşacak olan aktifteki büyümeye nazaran tevsi yatırım tutarı artmayacağından yatırım teşvik belgesi sahibi şirketlerin indirimli kurumlar vergisi hesaplama oranı düşüş gösterecek ve mükellefler nezninde mağduriyet yaratabilecektir. Şahsi görüşümüz; idarenin enflasyonist ortamın şartlarının oluştuğu şu dönemlerde yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflerin tevsi yatırımdan doğan indirimli kurumlar vergisi kullanacak mükelleflerin mağduriyet yaşamaması için bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyulmaktadır.